Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki jeopolitik gerginlikler, teknoloji sektöründeki ticaret diyaloğunun akışını durduramaz.
Amerika'nın en büyük teknoloji şirketlerinin liderleri, ülkenin sıkı Covid-19 kontrol önlemlerini sona erdirmesinin ardından yılbaşından bu yana Çin'de sık sık boy gösteriyor.
Siyasete Odaklı Bir Ekonomiye Uyum Sağlama
Haziran ayında, teknoloji devi Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, Pekin'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından kabul edildi; bu, bir iş insanı için neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir durumdu. Çin Devlet Başkanı, Amerikalı milyardere nadir görülen bir gülümsemeyle, "Bu yıl tanıştığım ilk Amerikalı arkadaşımsın," dedi.
Pazar lideri elektrikli otomobil şirketi Tesla'nın kurucu ortağı Elon Musk da Mayıs ayı sonlarında anakarayı ziyaret etti. Ünlü iş adamı, Şanghay'daki otomobil montaj fabrikasını gezmeden önce Pekin'de Çin hükümet yetkilileriyle bir araya geldi. Benzer şekilde, Nisan ayında Intel CEO'su Pat Gelsinger da dünyanın ikinci büyük ekonomisinin yetkilileriyle bir araya geldi.
Mart ayında ise Apple CEO'su Tim Cook ve Qualcomm CEO'su Cristiano Amon, Çin hükümeti tarafından desteklenen Pekin'deki Çin Kalkınma Forumu'na diğer küresel şirketlerin yöneticileriyle birlikte katıldı. Cook, pandemi başladığından beri Çin'e yaptığı ilk seyahatte, "Apple ve Çin birlikte büyüyor ve bu nedenle simbiyotik bir ilişki" dedi.
Washington'ın Şubat ayında bir Pekin casus balonunu düşürmesinin ardından ABD-Çin ilişkileri krize sürüklenmeye devam etti. Ancak bu, teknoloji sektörünün Çin anakarasına olan ilgisini kaybetmesini engellemedi. Haziran ayında, Gates'in ziyaretinin ardından, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ilişkilerde bir yumuşama sağlamak için Çin'e gitti ve ardından Temmuz ayında Hazine Bakanı Janet Yellen de Çin'e gitti.
ABD teknoloji liderlerinin Çin'e gösterdiği ilgi, ülkenin günümüzün küresel devleri için kritik önemini ortaya koyuyor. Toronto merkezli bir danışmanlık şirketi olan The Geopolitan Business'ın CEO'su Abishur Prakash, "Bu devlerin karşı karşıya olduğu en büyük soru, jeopolitiğin ön planda olduğu yeni Çin ekonomisine nasıl uyum sağlayacakları," dedi.
Prakash, "Çin pazarının giderek daha az erişilebilir hale geldiğini biliyorlar" ve "bu nedenle yöneticiler, faaliyet ortamının nasıl değişeceğini değerlendirmek için hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Çin'e gidiyorlar" dedi.
Washington, rakiplerinin teknolojisine erişimini engellemek için yaptırımları sıkılaştırırken, ülkenin en büyük teknoloji şirketleri Çin teknoloji ithalatına ve Çin pazarına büyük ölçüde bağımlı olmaya devam ediyor. Nitekim, beş yıllık "ayrılma"ya rağmen bu bağımlılık neredeyse hiç değişmedi, hatta bazı durumlarda artarak şirketleri siyasi nüfuza karşı savunmasız hale getirdi.
Pekin'de "Kayboldu"
Washington, 2018 yılında Başkan Donald Trump yönetimi altında Çin'den "kopuş" politikasına yönelmeye başladı ve Çin'in ileri teknolojilere erişimini engellemek için ihracat ve yatırımlara kısıtlamalar getirdi.
ABD, askeri amaçlı kullanılabilecek teknoloji akışını durdurmaya ve aynı zamanda Çin merkezli tedarik zincirlerine olan aşırı bağımlılığı azaltmaya özellikle istekli.
Ancak beş yıl sonra, Nikkei Asia tarafından yapılan bir finansal veri analizi, ABD'li teknoloji şirketlerinin satışlarının büyük bir kısmı için hâlâ Çin'e büyük ölçüde bağımlı olduğunu gösteriyor. QUICK-FactSet veritabanından alınan verileri kullanan analiz, son mali yılda Çin'de satış yapan ilk 100 küresel şirketten 17'sinin ABD teknoloji şirketi olduğunu ortaya koydu.
Bu arada, yıllık satışların yüzdesi olarak ölçülen Çin'e bağımlılık, Apple ve Tesla gibi birçok önde gelen teknoloji markası için 2018'den bu yana arttı veya büyük ölçüde değişmedi. ABD hükümetinin ve son zamanlarda Çin'in özel hedef kitlesi olan yarı iletken sektöründeki şirketler bile, anakaradan elde ettikleri gelir payında çok az değişiklik gördü.
Birçok uluslararası şirket Çin'deki gelirlerini açıklamıyor. QUICK-FactSet, bu geliri yıllık raporlar ve diğer kaynaklardan tahmin ediyor, ardından "gayri safi yurtiçi hasıla ağırlıklarına ve muhasebe mantığına dayalı bir tahmin algoritması" kullanıyor.
Çin'in ABD teknolojisine, ABD teknoloji şirketlerinin Çin pazarına ve tedarik zincirine olan bağımlılığından daha mı bağımlı olduğunu söylemek zor. Ancak yine de, her iki tarafın da birbirine olan bağımlılığı azalmadı, hatta bazı durumlarda 2018'e kıyasla arttı.
(Nikkei Asia'ya göre)
[reklam_2]
Kaynak






Yorum (0)