Ülkeler, yüzlerce gün sürebilecek Mars'a insan gönderme misyonlarını ilerletirken, şu yakıcı soru soruluyor: İnsanlar uzayın zorlu ortamında gebe kalıp doğum yapabilir mi?
Hamileliğinizi sonuna kadar götürecek kadar uzun bir yolculuk, eşi benzeri görülmemiş bir dizi biyolojik ve tıbbi riskle karşı karşıya kalmak anlamına gelir.

Uzayda doğum yapmanın fetüs üzerindeki etkisi ne olacak? (Fotoğraf: BBC News)
Mikro yerçekimi: Annenin vücudunda ve fetal gelişimde meydana gelen değişiklikler
Dünya'da bile gebelik risklidir. Embriyoların yaklaşık üçte ikisi, genellikle genetik anormallikler veya rahim duvarına tutunamama nedeniyle doğuma ulaşamamaktadır.
Yer çekiminin sıfıra yakın olduğu, sıvıların ve insan vücudunun sürekli yüzdüğü, kozmik radyasyondan sürekli tehdit altında olduğu uzay ortamında bu riskler çok daha fazla artmaktadır.
Mikro yerçekimi, kan dolaşımından hücre metabolizmasına, duruştan yön duygusuna kadar neredeyse her biyolojik işlevi etkiliyor. Uzmanlar, uzayda gebe kalmanın sorunlu olabileceğini, çünkü sperm ve yumurtanın yerçekimi olmadığında düzgün hareket edemeyebileceğini, birleşemeyeceğini veya yerleşemeyeceğini söylüyor.
Embriyo rahime başarılı bir şekilde yerleşse bile gebelik devam edebilir, ancak doğum yapmak ve yeni doğan bebeğe bakmak büyük bir zorluk olacaktır.
Sıfır yerçekimi durumunda, sabit bir pozisyonda kalmak neredeyse imkansızdır. Hem annenin hem de bebeğin vücudu havada asılı kalacaktır. Kan, amniyotik sıvı veya anne sütü gibi sıvılar normal şekilde "akmaz", düzensiz hareket eder ve bu da doğum, emzirme ve doğum sonrası hijyende zorluklara neden olur.

İnsanlık henüz uzayda çocuk sahibi olmaya ve onları büyütmeye hazır değil (İllüstrasyon: Getty).
Ancak fetüsün zaten rahim içinde amniyon sıvısının oluşturduğu "sahte sıfır yerçekimi" ortamında yaşadığını ve bunun fetüsün vücudunun bir nebze olsun uyum sağlamasına yardımcı olabileceğini unutmamak gerekir.
Ancak doğumdan sonra bebekler, başlarını dik tutma, oturma, emekleme ve yürüme gibi duruş reflekslerini geliştirmek için yer çekimine ihtiyaç duyarlar. "Yukarı" veya "aşağı" olmadan beyinleri yönelimi anlayamayabilir ve bu da hareket bozukluklarına veya gelişimsel anormalliklere yol açabilir.
Kozmik radyasyon: Sessiz ama tehlikeli bir tehdit
Yerçekiminin yanı sıra, kozmik radyasyon uzaydaki en büyük tehlikelerden biridir. Dünya'da atmosferimiz ve manyetik alanımız tarafından korunuyoruz, ancak uzayda neredeyse ışık hızında hareket eden yüksek enerjili parçacıklara neredeyse tamamen maruz kalıyoruz.
Bunlar tüm elektronlarını kaybetmiş, vücut dokularına nüfuz ederek DNA hasarına yol açabilen atom çekirdekleridir.
Özellikle gebeliğin ilk ayında hücrelerin bölünerek vücut yapılarını oluşturduğu dönemde, kozmik ışınların hassas bir bölgeye rastgele çarpması bile embriyonun gelişimini durdurarak, fark edilmeden bile düşükle sonuçlanabiliyor.
İhtimal düşük olsa da sonuçları çok büyük.

Kozmik radyasyon vücut dokularına nüfuz ederek DNA'ya zarar verebilir (Fotoğraf: Getty).
Fetüs büyüdükçe, kozmik ışınların rahme ulaşma olasılığı artar ve bu da erken kasılmalara ve istenmeyen doğum sancılarına neden olur. Sınırlı tıbbi imkânlara sahip bir ortamda, uzayda doğan prematüre bebeklerin hayatta kalma şansı çok düşüktür.
Doğumdan sonra bile radyasyon riskleri devam eder. Bebekler, sinir sistemlerini yaşamlarının ilk yıllarında geliştirmeye devam eder. Kozmik ışınlara uzun süreli maruz kalma, hafızayı, bilişsel işlevleri ve davranışları ciddi şekilde etkileyebilir ve uzun vadede zihinsel ve fiziksel sağlık sorunlarına yol açabilir.
Yukarıda belirtilen tüm faktörler, uzayda gebelik ve doğum yapmanın gerçek bir teorik olasılık olduğunu, ancak güvenli bir gerçeklik haline gelmesinden henüz çok uzak olduğunu göstermektedir.
Bunun gerçekleşmesi için etkili radyasyon koruma teknolojilerine, çocukların düzgün bir şekilde gelişebilmesi için simüle edilmiş yerçekimi ortamlarına ve ortaya çıkabilecek her türlü tıbbi komplikasyonu ele alabilecek modern uzay tıbbi sistemlerine ihtiyacımız var.
Bu gerçekleşene kadar, dünya dışı gebelik muhtemelen yüksek riskli bir deney olarak kalacak ve insanlık henüz böyle cesur bir adım atmaya hazır değil.
Kaynak: https://dantri.com.vn/khoa-hoc/dieu-gi-se-xay-ra-neu-mot-em-be-duoc-sinh-ngoai-khong-gian-20250728070514741.htm






Yorum (0)