Sürekli artan gayrimenkul fiyatları, evlerin birçok insan için bir sığınak olmaktan çıkıp, görünmeyen bir dert ve yük haline gelmesine neden oldu.
Yoksul insanların arazi kaynaklarına erişimi zorlaşıyor
"Yerleşip kariyer yapmak" sözünü sık sık duyarız ve ev sahibi olmak her zaman başarı ve istikrarın simgesi olarak kabul edilir. Ancak günümüzde, yerleşme hayali, özellikle gençler ve orta gelirli çalışanlar için oldukça zorlu bir sorun haline geliyor.
10 yıl önce elinizde 1 milyar VND varsa, şehirdeki aile hayatının ihtiyaçlarını karşılayacak geniş, 2 yatak odalı bir daireye sahip olmayı düşünebilirdiniz. Ancak şimdi bu rakam, stüdyo dairenin sadece yarısını satın almanıza yetiyor.
| Konut hayali için 'diş sıkmak': Yerleşmek mi, yoksa hayatın tadını çıkarmak mı? (İllüstrasyon fotoğrafı) |
Emlak fiyatları hızla yükselirken, insanların çoğunluğunun geliri yavaş yavaş ve bu artışa ayak uyduramayacak şekilde arttı. Bazı istatistikler, son 5 yılda emlak fiyatlarındaki ortalama artışın %60 olduğunu, aynı dönemdeki gelir artışının ise sadece %6 civarında olduğunu gösteriyor.
Öngörülemeyen gayrimenkul spekülasyonları ve sınırlı konut destek politikaları, sıradan çalışanlar veya genç aileler için ev sahibi olma hayalini daha da zorlaştırdıkça, karmaşıklık artıyor. Bu hayali gerçekleştirmek için birçok insan, diğer temel ihtiyaçlarından fedakarlık etmek zorunda kalıyor ve kendilerini uzun vadeli bir borç batağına sokuyor.
Pahalı bir ev için yaşam kalitenizden ödün vermeli misiniz?
Emlak forumlarında bazı kişiler, yalnızca birkaç on bin dong'luk çok mütevazı bir kahvaltının parasını ödemeyi kabul ettiklerini paylaşarak, cevabı kolay olmayan bir soruyu gündeme getirdiler: Günümüzde yaşam kalitemizden ödün verip pahalı bir ev mi almalıyız?
Bir eve sahip olmak, ev kiralamanın getirdiği istikrarsız hayatla ilgili endişelerin ortadan kalkması anlamına gelir ve başkalarının gözünde bir başarı kanıtıdır. Ancak buradan, piyasa dalgalanmaları, faiz oranları, iş gibi birçok başka endişe de çıkar. Ev sahibi olma hayaline ulaşmak için yıllarca biriktirilen ve belirsiz günlerin sonu gibi görünen yıllar, baskı dolu yeni bir sayfa açtı.
Birçok kişi, ev satın aldıktan sonra, ekonomideki istikrarsızlık nedeniyle bir "huzursuzluk" durumuna düşmüştür. Bir emlak krizi veya banka faiz oranlarındaki ani bir artış, istikrarın simgesi olan bir evi kişisel bir mali krizin kaynağına dönüştürebilir.
Kısacası, bu endişeye tatmin edici bir cevap yok. Bazı insanlar riski göze almaya istekliyken, bazıları mevcut değişken ortamda daha güvenli seçeneği, yani kiralamaya devam etmeyi tercih ediyor. Aslında, ev satın almanın veya kiralamanın her ikisinin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır ve her iki seçenek de mükemmel değildir.
En önemlisi, sizin ve ailenizin koşullarına ve hedeflerine uygun olmasıdır. Örneğin, yaklaşık 1-2 milyar VND tutarındaki bir meblağı biriktirip tatmin edici bir daire satın almak için borç almak yerine, birçok kişi ev kiralamayı ve çocuklarını eğitmek , sağlıklarına dikkat etmek, kârlı kanallara yatırım yapmak veya sadece huzurlu anların tadını çıkarmak gibi hayattaki diğer hedeflere ulaşmayı tercih ediyor. Bu, değerlendirilmeye değer bir seçenek.
Konut ve arsa fiyatlarının makul olmayan düzeyde yüksek olması pek çok olumsuz sonuca yol açmakta, insanların konuta erişimini zorlaştırmakta, üretim yatırım maliyetlerini artırmakta ve daha da önemlisi gerçek yatırımcıların arsa kaynaklarına erişimini zorlaştırmaktadır. Öte yandan, gayrimenkul fiyatlarının yüksek olması, bankalardaki teminat varlıklarının değerini kesinlikle artıracaktır. Gayrimenkul fiyatları gerçek değerinin çok üzerinde, çok hızlı arttığında, bankaların bazı büyük risklerle karşı karşıya kalma riskine karşı dikkatli olmaları gerekir. Varlık fiyatları sanal seviyelere itildiğinde, bu değere dayalı krediler sürdürülebilir olmayacaktır. Piyasa tersine dönerse, bu krediler kolayca batık kredilere dönüşebilir ve bir kredi balonunun patlaması riskiyle karşı karşıya kalabilir. Banka sermayesinin büyük bir kısmı gayrimenkulde "dondurulduğunda", diğer ekonomik sektörlerin krediye erişimi zorlaşacak, bu da nakit akışı dengesizliklerine ve likidite baskısının artmasına neden olacaktır. |
[reklam_2]
Kaynak: https://congthuong.vn/can-rang-vi-giac-mo-nha-o-an-cu-hay-ganh-nang-369285.html






Yorum (0)