SGGP
Batı Afrika ülkesi Nijer'de yaşanan darbe nedeniyle 2 Ağustos'ta birçok ülke vatandaşlarını ülkeden tahliye etmeye hazırlandığını duyurdu.
Nijer Ulusal Vatan Savunma Konseyi (CNSP) Sözcüsü Albay Amadou Abdramane (oturan), darbeyi 26 Temmuz 2017'de ulusal televizyonda duyurdu. |
Ancak ABD, ülkedeki vatandaşlarına veya tesislerine yönelik doğrudan bir tehdit görmediği için vatandaşlarını tahliye etmeye yönelik resmi bir planı olmadığını açıkladı. Avrupa Birliği (AB) de benzer bir resmi tahliye planının olmadığını duyurdu.
Nijer'deki huzursuzlukla ilgili olarak, AB'nin nükleer ajansı Euratom, Nijer'in uranyum ihracatını kısıtlaması halinde Avrupa'daki nükleer enerji üretimine yönelik acil bir risk görmediğini belirtti. Euratom, 27 ülkeden oluşan bloktaki tesislerin, nükleer reaktörleri üç yıl boyunca çalıştıracak kadar uranyum rezervine sahip olduğunu doğruladı.
Nijer, AB'nin en büyük ikinci doğal uranyum tedarikçisi olup, AB'nin toplam uranyum arzının %25,4'ünü karşılayarak Kazakistan'ın ardından Kanada'nın önünde yer almaktadır. Geçtiğimiz hafta Nijer'de yaşanan askeri darbe, başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin geleceğinde nükleer enerji sektörünün rolü hakkında soru işaretlerine yol açmıştır.
Nijer askeri hükümetinin, uzun süredir Nijer'in sömürgecisi olan Fransa'ya uranyum ihracatını derhal durduracağını açıklaması, Avrupa liderlerine nükleer enerjinin uzun vadede enerji bağımsızlığı yaratmayacağını, Avrupa'nın tedarik kaynaklarını çeşitlendirmesinin ve envanterini iyi bir şekilde depolamasının şimdilik sadece kısa vadede herhangi bir aksaklığı hafifletebileceğini hatırlatıyor.
AB yetkilileri riskleri küçümsemeye çalışsa da, Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü Direktörü Mohammed Soliman, Nijer'deki darbenin, son üç yılda Burkina Faso, Gine, Mali, Çad ve Sudan'da bir dizi darbeye tanık olan Sahel bölgesindeki artan istikrarsızlığı yansıttığını söyledi. Önemli uranyum yataklarına ve altın gibi diğer değerli kaynaklara sahip olan Nijer'deki çalkantı, küresel ekonomi üzerindeki geniş kapsamlı domino etkileri konusunda endişelere yol açmanın yanı sıra, Avrupa'nın büyük piyasa şoklarına karşı enerji güvenliği stratejisinin temelleri konusunda da alarm zillerini çalıyor.
[reklam_2]
Kaynak
Yorum (0)