Gürültüden, koşuşturmadan uzak, doğanın rustik güzelliği, dağ yamacına kurulmuş çatılar, beyaz bulutlar boyunca uzanan teraslı tarlalar ve sizi uzak anılara götüren flüt sesiyle ziyaretçileri cezbediyor.
Şehrin erken sabah sisinde yürürken, rengarenk kostümleri içindeki Hmong halkının görüntüsü, pazardaki sıcak karşılamalar ve sabahın erken saatlerindeki serin havada yayılan ızgara mısır ve şiş etin hoş kokusuyla karşılaşacaksınız.
Bulutların arasında Fansipan zirvesini fethetmekten, Ta Van, Lao Chai veya Y Linh Ho gibi köylerden geçmeye kadar her adım, bu toprakların derin ve samimi kültürel yaşamından bir dokunuştur.
Ve gece çöktüğünde, dağ kasabasının yumuşak sarı ışıkları arasında hafif baharatlı elma şarabı yudumlayabilir, somon güvecinin, tang co'nun tadını çıkarabilir ve sanki Kuzeybatı'nın hayallerini uzatırcasına Mong flütünün uzun sesini dinleyebilirsiniz.
Dijital dünyadan kopup kendinizle yeniden bağ kuracağınız, aydınlık, huzurlu ve şiirsel bir yolculuk.
Miras Dergisi






Yorum (0)