Baltis Kalesi'nden Hunza vadisinin panoramik manzarası
Güney Asya ülkesinin en çok bahsedilen destinasyonu, kuzeydeki vahşi dağlık bölge olan Hunza Vadisi'dir. Buraya ulaşmak için, başkent İslamabad'dan N15 otoyolu boyunca yaklaşık 600 km'lik dolambaçlı dağ geçitlerini aşmanız, 4.000 metreden yüksek Barbusar Geçidi zirvesinden geçmeniz ve ardından Karakoram otoyolundan aşağı inmeniz gerekir. Yolda tehlikeli, tüyler ürpertici virajlar vardır; bir tarafı bulutlarla kaplı bir uçurum, diğer tarafı derin bir uçurumdur; yağmurlu ve sel baskınları saatlerce süren heyelanlara ve trafik sıkışıklıklarına neden olabilir. Sadece Pakistanlı sürücüler ustalıkla araç kullanacak kadar dikkatli ve çeviktir ve bu da ziyaretçilere hem korku hem de hayranlık duygusu verir. Yolda, ünlü renkli motiflerle süslenmiş birçok büyük kamyonla, hatta bazen önemli tepelerde ve sınır bölgelerinde güvenliği ve düzeni sağlayan askeri konvoylarla karşılaşacaksınız; güneşin ayak izlerinde saatlerce dolaşmak kesinlikle unutulmaz bir deneyim olacaktır.
Huzurlu mavi-beyaz sularıyla Attabad Gölü
Turistler için bir diğer seçenek ise başkentten Hunza'ya 100 km uzaklıktaki Gilgit Havalimanı'na karayoluyla uçmaktır. Ancak bu iç hat uçuşunda ATR uçakları kullanıldığından, kalkış ve iniş tamamen hava durumuna bağlıdır ve olumsuz hava koşulları durumunda bu uçuşların çoğu iptal edilir.
Karakoram Otoyolu'nu geçip, kayalık tepelerdeki koyu yeşil ormanlık alanlara hayran kalarak, geçidin eteklerinde akan nehir ve derelere bakarak ve karla kaplı zirvelerin ardındaki bulutların arasında gün batımını izleyerek, ziyaretçiler kendilerini muhteşem verimli Gilgit Baltistan bölgesindeki Hunza Vadisi'nin kalbine "düşerler". Hunza, Rakaposhi (7.788 m), Diran (7.266 m), Ultar II (7.388 m), Shispare (7.611 m) ve Passu Sar (7.478 m) gibi birçok görkemli zirveyle çevrilidir ve burayı dağcılık ve macera sporlarını sevenler için ünlü bir destinasyon haline getirir. Vietnamlı turist grubumuzun en sevdiği aktivitelerden biri, çok erken uyanmak, yüksek noktalara tırmanmak, bir tripod kurmak ve gün doğumunun karla kaplı dağ yamaçlarına yaydığı şafak halısını ve eteklerindeki hareketli köylerle huzurlu vadiye yansımasını keyifle izlemektir. Gece çöktüğünde, etraftaki sessizlik ve dağlarla çevrili, yüksek ve uçsuz bucaksız Hunza gökyüzü, binlerce parıldayan yıldız ve gururlu ve inanılmaz güzellikteki Samanyolu ile insanları büyülüyor!
Hunza halkı dost canlısı ve misafirperverdir
Hunza'nın benzersizliği sadece manzarasında değil, aynı zamanda bu toprakların kültüründe ve insanlarında da yatıyor! Hint-Aryan ırkının torunları olarak, içlerinde İran'dan gelen en eski Zerdüştlük harmanlarını, bin yıllık İpek Yolu'nda kristalleşen Güney Asya esintilerini ve Şii İslam'ın özünü taşıyan Hunza halkı, bu toprakları yalnızca medya aracılığıyla tanıyan herkesi şaşırtıyor. Buradaki insanların samimiyeti ve misafirperverliği, keşfetmekten korkmayanlar için en büyük ödül.
Pakistanlı çocuklar okula gidiyor ve İngilizce öğreniyor, bu yüzden Hunza'da herkes yabancı turistlerle kolayca iletişim kurabiliyor. Sizi evlerine çay içmeye, reçel yemeye, bahçelerinden taze meyve toplamaya davet etmekten çekinmiyorlar. Ayrıldığınızda, kendi yetiştirip hasat ettikleri meyveleri alıyorsunuz. Kaç kilometre tepe aştığımı, kaç ev gezdiğimi, kaç taş çitin yanından geçtiğimi, kaç yerliyle tanıştığımı hatırlamıyorum ama her sevimli Pakistanlı gülümsemesinin beni nasıl duygulandırdığını net bir şekilde hatırlıyorum. Onlara göre herkes bir yabancı gibi geliyor ve tanıdık bir dost gibi ayrılıyor.
Pakistan, son yıllarda Vietnam da dahil olmak üzere 170'ten fazla ülkeye e-vize açarak, güvenliği sıkılaştırarak, dost canlısı ve güvenli bir ortamı teşvik ederek ve turizm hizmetleri ile tesislerini iyileştirerek turist çekmeye çalışıyor. Bu toprakların yakında daha fazla tutkulu gezgin ve kâşife ev sahipliği yapacağına inanılıyor.
Kaynak: https://heritagevietnamairlines.com/thung-lung-hunza/






Yorum (0)