APEC Zirvesi öncesinde Joe Biden ile Şi Jinping arasında yapılacak görüşme önümüzdeki günlerin ilgi odağı olacak.
| Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Joe Biden, Kasım 2022'de Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen G20 Zirvesi sırasında bir araya geldi. (Kaynak: Reuters) |
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Asya -Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi Haftası'na katılmak üzere 14 Kasım'da ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı San Francisco'ya vardı. Ancak onu, aynı derecede önemli bir etkinlik daha bekliyordu: APEC Zirvesi'nden hemen önce, 15 Kasım'da (yerel saatle) ev sahibi Başkan Joe Biden ile ikinci ikili görüşme.
Özel konum
Bu aynı zamanda iki liderin ABD topraklarındaki ilk zirvesi. İki taraf, San Francisco'nun 40 km güneyinde, Kuzey Kaliforniya kıyısındaki tenha bir arazi olan Filoli'yi seçti. 1917 yılında Gürcü ve İngiliz Rönesans mimari tarzlarıyla inşa edilen 2,6 km2'lik özel ev, zamanla ABD Ulusal Tarihi Koruma Vakfı'nın bir parçası haline geldi.
Alman Marshall Fonu'nun Hint- Pasifik programı yönetici direktörü Bonnie Glaser'e göre, yukarıdaki konum Çin tarafının talebine uygun: "Burası, Bay Biden ve Bay Xi'nin rahat bir ortamda özel bir görüşme yapabileceği sessiz ve izole bir yer. Daha da önemlisi, bu konum APEC Zirvesi ile bağlantılı değil. Bu nedenle, iki liderin olaylar zincirinden ayrı, ikili bir zirve gerçekleştirdiği hissini yaratıyor."
Benzer şekilde, Austin'deki Teksas Üniversitesi'nde (ABD) halkla ilişkiler ve tarih profesörü olan Jeremi Suri, "Böyle bir konum, medyanın ilgisini ve anlaşmazlıkları tetikleyebilecek faktörleri azaltmalarına olanak tanıyacak. Olumlu sinyaller varsa, birbirlerine güvenmeye ve daha iyi iletişim kurmaya başlayabilirler." dedi. Suri'ye göre bu ideal senaryo, dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan'ın 1986'da Finlandiya'nın Reykjavik kentinde Sovyet Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov ile görüşmesine benziyor. İki süper gücün liderleri burada nispeten yakın bir ilişki kurmuştu.
"Eğilim açık"
Joe Biden ve Xi Jinping'in yaklaşan görüşmelerinden sonra aynı şeyi yapıp yapamayacakları belirsiz. Ancak mevcut koşullar göz önüne alındığında, her iki tarafın da istediği senaryonun bu olduğunu görmek zor değil.
Hong Kong Şehir Üniversitesi (Çin) Kamu ve Uluslararası İlişkiler Fakültesi'nde profesör olan Dongshu Liu'nun da belirttiği gibi, Çin'in ABD ile gerginliği azaltma arzusu Eylül ayından bu yana devam eden "açık bir eğilimin" parçası. Liu, "Çin büyük bir baskıyla karşı karşıya ve en azından yabancı yatırımcılara dünyaya açılmaya istekli olduğunu garanti etmesi gerekiyor" dedi. Çin kamuoyunun ABD hakkındaki görüşü giderek daha olumlu hale geldi: Nisan 2022'de insanların %80'inden fazlası ABD'yi "rakip" olarak görüyordu, Ekim 2023'te ise bu oran %50'nin biraz altındaydı.
Bu arada, yıl başı ve ortasında yaşanan gerginliklerin ardından ABD, "yatışmak" için Çin ile temaslarını artırdı. Yıl başından bu yana, iki ülkeden üst düzey yetkililer en az 10 kez bir araya geldi. Merkezi Dışişleri Komisyonu Ofisi Direktörü Wang Yi'nin ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile üç kez, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile ise iki kez görüşmesi dikkat çekici. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo ve Çinli mevkidaşı Wang Wentao veya ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve Çin Başbakanı Li Qiang gibi diğer bakanlık düzeyindeki yetkililer arasındaki görüşmelerden bahsetmiyoruz bile.
Bu bağlamda, iki lider arasındaki görüşme sadece "krema" olmakla kalmayıp, aynı zamanda ikili ilişkilerde daha barışçıl bir dönemin açılmasına da katkıda bulunabilir. Bu, Sayın Biden'ın daha önce söylediği "mümkün olduğunda iş birliği, gerektiğinde rekabet, zorunlu olduğunda çatışma" veya Sayın Xi Jinping'in "ABD-Çin ilişkilerinin daha iyi hale gelmesi için binlerce neden var" şeklindeki sözleriyle de örtüşüyor.
Ortak zemin bulun
Sullivan, Joe Biden ve Şi Jinping'in ikili ilişkilerin en temel unsurlarını ele alacaklarını, bunlar arasında iletişimin artırılması, rekabetin sorumlu bir şekilde yönetilmesi ve rekabetin çatışmaya dönüşmesine izin verilmemesinin yer aldığını söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, iki tarafın, ilişkilerin stratejik, genel ve yönelimsel konularının yanı sıra dünya barışı ve kalkınmasıyla ilgili önemli konularda derinlemesine görüşmelerde bulunacağını söyledi.
| 14 Kasım'da ABD'nin San Francisco kentinde kalabalık bir grup, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Joe Biden'ı karşılıyor. (Kaynak: The Chronicle) |
İki taraf arasındaki önemli tartışma konularından biri şüphesiz ekonomi. 760 milyar ABD doları (2022) olan ikili ticaret, bu yılın ilk yarısındaki %14,5 oranında azalmaya devam ederse, ABD ve Çin ciddi şekilde zarar görecektir. Bay Sullivan, iki ülkenin "ekonomik olarak birbirine bağımlı" olduğunu doğruladı. Eylül ayı sonunda ABD ve Çin, ilgili konuları görüşmek üzere düzenli ve olağanüstü toplantılar düzenleyecek bir "ekonomik görev gücü" ve bir "finansal görev gücü" kurma konusunda anlaştılar.
Bu durum, her iki ülkenin, birçok farklı alanda yaşanan yoğun rekabete rağmen, kapsamlı ekonomik ve ticari işbirliğini sürdürme konusundaki kararlılığını ortaya koymaktadır.
Her iki taraf için bir diğer "kazanç", fentanil konusunda bir anlaşma olabilir. Pekin, yakın zamanda uyuşturucunun öncüllerinin üretimini engelleme sözü verdi. Buna karşılık Washington, Çin polis adli tıp kurumlarına yönelik yaptırımları kaldırdı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki fentanil akışını durdurmaya yardımcı olacak ve Asya devi ülkenin adli tıpta kullanılan kimyasalların ithalatına yeniden başlamasını sağlayacaktır.
Ayrıca, ABD ve Çin liderleri silah kontrolünü de görüşebilirler. Bu konu, iki ülkenin heyetlerinin geçen hafta başında Washington DC'de ele aldığı konulardı. Biden yönetimi, iki ülkenin orduları arasındaki iletişim hattını yeniden tesis etmek istiyor. Bu bağlantı, dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Pekin'in uyarılarına rağmen Tayvan'ı (Çin) ziyaret etmesinin ardından kesintiye uğradı. Ne ABD ne de Çin, her ikisinin de kontrolü dışında bir savaş başlatmayacaktır.
Toplantıda iklim değişikliğinin de ele alınması muhtemel. Dünyanın en büyük iki emisyon üreticisi, 13 Kasım'da, "küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarmayı" deneyerek küresel ısınmayla ortak mücadele konusunda anlaştı. Bu, yalnızca her iki ülkeden iklim yetkililerinin ikili iş birliği ve çabaları için olumlu bir işaret olmakla kalmıyor, aynı zamanda iki hafta içinde Dubai'de yapılması planlanan 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı'na (COP28) da ivme kazandırıyor.
Ancak diğer sıcak konularda işler o kadar basit değil. Joe Biden "Tek Çin" politikasını yeniden teyit edebilirken, Xi Jinping Tayvan meselesini Pekin için "kırmızı çizgi" olarak görmeye devam ediyor. Rusya-Çin ilişkileri ortaya çıkabilir, ancak iki tarafın bu konuda anlaşmaya varması pek olası değil. Ayrıca, Biden'ın çağrısına rağmen, Xi'nin İsrail-Hamas çatışmasında "dengeli bir diplomasi" sürdürmesi muhtemel.
Beyaz Saray'ın Çin konusundaki eski üst düzey yetkilisi Dennis Wilder'a göre, "temel konulardaki önemli farklılıklar", Washington'ın Bay Xi ile Bay Biden arasındaki toplantıdan ortak bir açıklama çıkmayacağını söylemesinin nedenini az çok açıklıyor.
Ancak Brookings Enstitüsü'nde Çin uzmanı ve ABD Başkanı Barack Obama'nın Çin ve Tayvan konusunda eski danışmanı olan Ryan Hass, bunun iki liderin sadece Filoli'de değil, aynı zamanda gelecekteki ikili ilişkilerde de bir "yumuşama" atmosferine doğru ilerlemesini engellemediğini söyledi. Sonuçta, her iki güç de şu anda ve gelecekte birbirine ihtiyaç duyuyor.
[reklam_2]
Kaynak






Yorum (0)