Başarısız bir sözleşme olarak değerlendirilen Richarlison, bir anda Tottenham'ın oyun merkezi haline geldi. |
Tottenham, transfer döneminde pişmanlıklarla dolu bir yaz geçirdi. Eberechi Eze'yi kadrolarına katamadılar, dünya çapında yıldızları kadrolarına katamadılar ve rakiplerinin kadrolarını güçlendirmesini izlemek zorunda kaldılar.
Ancak bu biraz kasvetli tabloda, görünüşte küçük bir karar olan Richarlison'ı tutmanın Tottenham'ın en akıllıca hamlesi olduğu ortaya çıktı.
Spurs'ün dönüm noktası
Thomas Frank, Tottenham'da göreve başladığı ilk gün bir sürprizle karşılaştı: Richarlison kapıyı çalarak kalma isteğini dile getirdi. Frank'in cevabı kısa ama kararlıydı: "Güzel, senden hoşlanıyorum, iyi bir oyuncusun. Hadi birlikte başlayalım."
Bu konuşma, Brezilyalı golcünün kenarda olmaktan çıkıp yeni bir planın merkezine oturduğu garip bir yolculuğun başlangıcını işaret ediyordu.
Richarlison'ın Tottenham'daki ilk üç yılı unutulmaz olmaktan çok uzaktı. 60 milyon sterlinlik transferin parlayan bir yıldız olması bekleniyordu, ancak sakatlıklar, istikrarsızlık ve asabiyet onu hayal kırıklığına uğrattı. Premier Lig'de 36 kez yedek kulübesinden oyuna girdi; bu sayı, ilk 11'de başladığı zamandan (34) fazlaydı.
Richarlison, Spurs'ün 23 Ağustos akşamı Manchester City'yi 2-0 yendiği maçta iyi bir performans sergiledi. |
Brezilyalı oyuncu geçen sezon sadece dört maçta ilk 11'de yer aldı. Ange Postecoglou hala görevde olsaydı, Richarlison muhtemelen bu yaz Londra'dan ayrılırdı. Ancak Frank farklı bir bakış açısına sahip: 28 yaşındaki oyuncunun potansiyelini tam olarak gerçekleştiremediğini düşünüyor ve cazibesi de burada yatıyor.
Richarlison, yeni menajerinin yönetimindeki ilk maçında sadece 10 dakika içinde kendini kanıtladı. Burnley'e karşı attığı gol, olağanüstü bir çeviklik sergiledikten sonra, muhteşem bir röveşata vuruşuyla taraftarları coşturdu. Ancak Frank'i en çok mutlu eden şey bu patlayıcı anlar değildi.
Solanke'yi bir kenara bırakarak Richarlison'ı "9 numaram" olarak tanımlayan Frank, "Beni en çok etkileyen şey onun çalışma etiği, takım arkadaşlarını yönlendirmesi, baskı yapması, topu elinde tutması ve tutkuyla oynamasıydı" dedi.
Thomas Frank'ın Büyük Kartı
Man City maçı, Frank'in neden bu kadar özgüvenli olduğunu gösterdi. Burnley derin oyun kurarken, Man City yüksek ofsayt tuzağı kurdu. Spurs'ün topla oynama oranı sadece %39'du, bu da Richarlison'ın farklı bir şekilde uyum sağlaması gerektiği anlamına geliyordu: daha az derine inmek, daha çok rakip savunmanın arkasında hızını kullanmak.
O maçta önemli bir mızrak başı oldu. Sağ kanatta hücuma çıkan Richarlison, Nathan Ake'yi oyundan çıkardı ve ardından Brennan Johnson'ın asistiyle skoru açtı. Sonrasında, hızı ve baskısı Manchester City savunmasında kaos yarattı ve dolaylı olarak ikinci golü getirdi.
Man City maçı Frank'in neden bu kadar özgüvenli olduğunu gösterdi. |
Bunlar sadece belirleyici hamleler değil, aynı zamanda Richarlison'ın dönüşümünün de bir göstergesiydi. Artık asi, dengesiz ve öngörülemez bir forvet değildi. Brezilyalı santrfor, fedakarlık yapmayı, pres yapmayı, takım arkadaşlarına alan yaratmayı ve gerektiğinde parlamayı bilen bir savaşçıya dönüştü. Crystal Palace'a itilme riskiyle karşı karşıya olan Richarlison, artık Tottenham kadrosunun vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
Bu canlanma, Frank'in tarzını yansıtıyor. Brentford'da, Ollie Watkins'ten Ivan Toney'e ve Bryan Mbuemo'ya kadar oyunculardan en iyi verimi almasıyla ünlüydü. Tottenham'da ise Richarlison bunun ilk örneği. Frank, Brezilyalının hayal kırıklığı yaratan geçmişini değil, keşfedilmemiş bir enerji kaynağını görüyor. Ona göre, keşfedilmemiş potansiyel her zaman yatırım yapmaya değer.
İşte paradoks burada yatıyor: Tottenham, yaz aylarında çok fazla harcama yapmadığı için eleştiriliyordu. Ancak ortaya çıkan sonuç, en önemli sözleşmelerinin piyasadan değil, satmama kararından kaynaklandığı. Taraftarlar Eze'ye üzülürken, gereksiz görünen Richarlison en değerli "çaylak" oldu.
Etihad'daki galibiyet, Tottenham'ın statüsünü pekiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Richarlison için bir dönüm noktası oldu. Sıradan bir oyuncu olmasına rağmen ona ikinci bir şans verildi ve bunu değerlendiriyor. Belki de Tottenham'ın sezonunun dönüm noktası, Eze'nin Arsenal'e transferi değil, Thomas Frank'in kapıya ilk vuruşta "Kal" demesiydi.
Kaynak: https://znews.vn/richarlison-tai-sinh-duoi-thoi-thomas-frank-post1579480.html






Yorum (0)