
Yüzyıllar boyunca nehrin her iki yakası boyunca, nehir, bir zamanlar var olmuş kadim medeniyetlerin izlerini taşıyan ağır alüvyon ve kültürel tortular taşımış ve bu katmanlar, gelecek nesillere pek çok gizem bırakmıştır.
2400 yıllık kanıt
Burası hala Sa Huynh - Champa adlı iki medeniyetin izlerini taşıyor, her bir tortu katmanında parıldayan ve gizemli bir şekilde.
Kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve zamanın tozunda sessizce yatan arkeolojik alanlar, Tra Kieu Kalesi'nin kalıntılarının etrafında yer alıyor. Zamanın ayak izlerinin birleştiği Thu Bon Nehri'nin alt kesiminde, Sa Huynh halkının birçok izi bulunuyor.
Go Ma Voi alanı, Tra Kieu kalesi kalıntılarının 3 km güneydoğusunda, rengi solmuş bir kumul üzerinde yer almaktadır. Bu alan, Sa Huynh kültürünün büyük bir mezar alanı olarak kabul edilmektedir. Arkeologlar, bölgedeki diğer benzer alanlara kıyasla en çeşitli ve bol sayıda eseri burada bulmuşlardır. Bu alandaki bazı tipik eserler yaklaşık 2.400 yıl öncesine dayanmaktadır.
Bu kültürün kanıtları, My Son tapınak kompleksinin kuzeybatısında bulunan ve Go Ma Voi alanından farklı bir ekosisteme sahip olan Go Dua alanında bulunmuştur. Go Dua alanından çıkarılan eserler şu anda müzede sergilenmektedir. Küp mezarların yanında, değerli taşlar, cam ve akikten yapılmış, oldukça sofistike mücevherler de dahil olmak üzere oldukça zengin mezar eserleri bulunmaktadır. Kürek şeklinde bıçaklı demir aletler, Sa Huynh kültür alanındaki diğer benzer alanlarda nadiren bulunmaktadır.
Tortulların binlerce yıllık hikayeleri anlattığı yer
Kutsal Thu Bon Nehri'nin gizemli topraklarında tarihin izleri uzun süre durmuyor gibi görünüyor. Gözlem, çağrışım ve kalıntılar üzerinden yapılan spekülasyonlardan, Tra Kieu Kalesi ve My Son tapınak kompleksi gibi önemli mimari eserlerin yoğunlaştığı antik Champa Lam Ap krallığı Sa Huynh dönemini takip eden büyük bir refah dönemini hayal edebiliyoruz.
Zaman, antik Çam halkının eşsiz mimari ve sanatsal değerlerinin çoğunu aşındırmış ve yok etmiş olsa da geriye kalan, antik çağlarda kutsal bir nehir olarak övülen Thu Bon Nehri'nin gizemli güzelliğidir.
Geçtiğimiz yüzyılın 20'li yıllarının sonlarında, Fransız arkeolog Clay, Tra Kieu İmparatorluk Kalesi'ndeki kalıntılar üzerinde geniş çaplı bir kazı düzenledi. Arkeolojik kazı sonuçlarına dayanarak Clay, antik kalenin ölçeğini belirledi ve Tra Kieu Kalesi'nin Simhapura'nın antik Aslan Kalesi olduğunu kanıtladı. Bunlar arasında, yüksekliği 40 metreyi aşan ana tapınak da vardı. Bugün ayakta kalırsa, Güneydoğu Asya'daki antik Champa mimarisinin en büyük tapınağı olarak kabul edilecektir.
Bu tapınak kulesinde, lotus tahtının önünde zarifçe dans eden dansçıların kabartmalarıyla çevrili devasa bir sunak bulunmaktadır. Bu sunak ve sayısız tanrı heykeli, dünyada günümüze ulaşan antik heykel sanatının şaheserleri haline gelmiştir. Buradaki muhteşem heykeller, Champa sanatında belirgin bir dönüşümü ve Tra Kieu stili olarak bilinen ünlü bir sanat tarzını ortaya koymaktadır.
Yaklaşık bin yıldır harabe halinde olmasına rağmen, Simhapura Tra Kieu kalesi, yeraltı kalıntılarıyla birlikte gelecek nesillere zenginliğini gösteriyor. Yaklaşık 1.000 yıldır harabe halinde olan kadim bir başkentin hem restorasyonunu hem de bilgisini derinleştiriyorlar.
İki ardışık medeniyetin tanığı
Lam Ap Champa krallığının ıssızlığı, Vietnamlı göçmenlerin buraya yerleşmek için geldiği yeni bir dönemle, günlük yaşamda yoğun ekin ve bitki döngüsünde nadiren rastladığımız güneye büyük bir göçle yerleşti. Atalar için yeni topraklar, artık torunlar için eski kök toprakları haline geldi. Kutsal topraklardaki ilk adaptasyonlar, Quang halkının kendine özgü gelenekleri haline geldi.
Quang çiftçilerinin, Thu Bon Nehri'nin güney kıyısındaki tarlalarda, atalarının izlerini yoğun bir şekilde taşıyan efsanelerin, mucizelerin ve kalıntıların gizemleriyle dolu bir hayat sürdükleri söylenebilir. Eğer dinlemeyi bilirsek, geçmiş bize bir şeyler anlatır. Quang topraklarında hayranlıkla izleyebileceğimiz değerli kalıntılardan ve kalıntılardan gelen ses duyulabilir.
Thu Bon sadece bir nehir değil, aynı zamanda Sa Huynh ve Champa medeniyetleri arasındaki geçişin ebedi bir tanığıdır. Bu akış, atalarımızın dualarını içinde taşır ve bizi tarihin parlak ve gizemli sayfalarına geri götürür. İki medeniyetin buluşup uyum içinde yaşadığı bir diyarın hikâyesi de bu kutsal nehrin kıyılarında anlatılmıştır.
Kaynak: https://baodanang.vn/theo-dau-song-thieng-3302778.html
Yorum (0)