 |
| Dünyanın en büyük yeşil hidrojen tesisi Rus gazıyla rekabet edebilecek mi? (İllüstrasyon fotoğrafı - Kaynak: Istock) |
Yeşil hidrojen tartışması, Japonya merkezli Mitsubishi Corporation'ın Hollanda'da dünyanın en büyük yeşil hidrojen tesisini kurmak için 690 milyon dolar yatırım yapmasıyla sürpriz bir hal aldı. Bu, Avrupa için iyi bir haber olarak değerlendiriliyor.
Yeni tesis, bugüne kadar inşa edilenlerden çok daha büyük olacak. Daha da önemlisi, yaptırımlara rağmen Rus gazının önemli bir tedarik kaynağı olmaya devam ettiği Avrupa'nın enerji bağımsızlığı planlarındaki bazı boşlukları kapatmaya yardımcı olacak.
Bu yeşil hidrojen projesi ne kadar büyük?
Yeşil hidrojen, su moleküllerini hidrojen ve oksijene ayıran elektrolizörlere güç sağlamak için yenilenebilir enerji kullanılarak üretilir. Hidrojeni kullanabilir ve oksijeni herhangi bir olumsuz etki olmadan atmosfere geri verebiliriz. Bu, yakıt olarak kullanılabilen hidrojen üretmenin en temiz yollarından biridir.
Hafta sonu Nikkei Asia , "Japon holding Mitsubishi Corp.'un Hollanda'da dünyanın en büyük yeşil hidrojen üretim tesislerinden birini inşa etmek için 100 milyar yenden (690 milyon dolar) fazla yatırım yapmayı planladığını" bildirdi.
Makalede, "Tesisin planlanan kapasitesi yılda 80 bin ton olup, şu anda faaliyette olan dünyanın en büyük tesisinin kapasitesinden yaklaşık 30 kat daha büyüktür" denildi.
30 kat daha büyük, yani çok miktarda yeşil hidrojen üretiliyor! Yeşil hidrojen öncelikle pille çalışan elektrikli araçlarda yakıt olarak kullanılıyor, ancak aynı zamanda gıda, petrol rafinerisi, metalurji, ilaç, tuvalet malzemeleri ve diğer ürünler gibi endüstriler için de yaygın bir girdi.
Günümüzde küresel ekonomi büyük ölçüde doğal gazdan elde edilen hidrojene bağımlıdır, ancak rüzgar ve güneş enerjisinin düşen maliyetleri elektroliz alanındaki faaliyetleri teşvik etmiştir.
Yeni elektrolizör, Mitsubishi ve Hollandalı Eneco şirketi ortak girişimi olan Eneco Diamond Hydrogen'in himayesinde. "Eneco Elektrolizörü" adı verilen 800 megavatlık proje, doğrudan elektriklendirilmesi zor olan gaza bağımlı endüstrilerin karbondan arındırılmasını hedefliyor. Elektrik, yeşil hidrojen formunda depolanıyor, taşınıyor ve kullanılıyor.
Elektrolizörlerin işletilmesinin sürdürülebilmesi için hem rüzgar hem de güneş enerjisinin kullanılması planlanıyor.
Eneco CEO'su As Tempelman, geçen Kasım ayında yayınladığı basın bülteninde, "Doğrudan elektriklendirmenin mümkün olmadığı durumlarda, yeşil hidrojen hem hammadde hem de yakıt olarak iyi ve sürdürülebilir bir alternatiftir" açıklamasını yapmıştı.
Yeşil hidrojenin depolanabilir ve taşınabilir özellikleri, elektrik tedarikinde daha fazla dayanıklılık ve esneklik yaratılmasına yardımcı olacak.
Yeşil hidrojen kullanımının önündeki en büyük engel, yüksek maliyetidir. ABD Enerji Bakanlığı, yeşil hidrojenin kilogram fiyatı için şu anda 5 dolar belirlemiş ve bunu 2030 yılına kadar 1 dolara düşürmeyi hedeflemektedir. Bu, Uluslararası Enerji Ajansı'nın bölgeye bağlı olarak kilogram başına yaklaşık 1,70 dolar olarak belirlediği doğal gazla büyük bir tezat oluşturmaktadır.
Eneco elektrolizörlerinin doğal gazla doğrudan rekabet edip edemeyeceği ve ne zaman rekabet edebileceği henüz belli değil, ancak yeni tesisin konumu bir avantaj sağlayabilir. Yeşil hidrojen tesisi, Hollanda'nın Rotterdam kentindeki Europoort'taki Enecogen enerji santralinde bulunmaktadır.
Eneco, "Bu konum, iki tesisin altyapının bir kısmını paylaşabileceği anlamına geliyor; bu da maliyet ve uygulama süresi açısından bir avantaj sağlıyor" diye açıklıyor.
Ancak yeni projeyi kutlamak için acele yok. Geçen yılın Kasım ayı itibarıyla Eneco hâlâ planlama başvurusunda bulunuyordu, bu nedenle planın hayata geçirilip geçirilmeyeceği henüz belirsiz. Ancak her şey yolunda giderse, inşaatın 2026'da başlaması ve tesisin 2029'da faaliyete geçmesi bekleniyor.
Zaman daralıyor. Eneco'nun "Tek Gezegen Planı", hem şirket hem de müşterileri için 2035 yılına kadar iklim nötrlüğü hedefi koyuyor.
Şirket, "Hollanda ve Avrupa, yeşil hidrojen üretimi için hedefler belirledi. Hollanda, 2030 yılına kadar üretim kapasitesini 4 gigawatt'a çıkarmayı planlıyor," diye açıklıyor.
Rus gazından bağımsız olma çabaları
Rusya-Ukrayna çatışmasının (Şubat 2022) patlak vermesinden bu yana, Avrupa, Rusya'dan ithal edilen doğal gaza olan bağımlılığını azaltmak için giderek daha fazla motive oluyor. Ancak, AB tarafından uygulanan bir dizi yaptırım paketine rağmen, Rus enerjisi hâlâ bu kıtaya akmanın bir yolunu buluyor.
RFE, 31 Aralık 2023 tarihli bir makalesinde şöyle diyordu: "Bazı ülkeler 'enerji açısından Rusya'dan önemli ölçüde uzaklaşırken, Macaristan, Slovakya ve Avusturya gibi diğerleri Moskova'nın gazına bağımlı kalmaya devam ediyor ve hem siyasi hem de ekonomik nedenlerle değişmeye yanaşmıyor."
Gazete, "Ülkelerin yalnızca çok farklı enerji ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda Kremlin ile çok farklı ilişkilere sahip olduğu bölünmüş bir AB'de, Rusya'yı 'enerji denkleminden' tamamen çıkarmak çok daha zor olacak" ifadelerini kullandı.
Siyasi durum ve boru hattı altyapısı, Rus gazının Avrupa'ya akışını kolaylaştırdı. İşin ironik yanı, bu, Rusya'dan Ukrayna üzerinden Avrupa'ya boru hattıyla gaz taşıyan bir koridoru da içeriyor.
Çatışma başladığından beri Rusya'nın AB'ye boru hattıyla gaz ihracatı azalırken, LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ihracatı arttı. Bunun nedeni oldukça basit: Rus gazına yönelik yaptırımlar henüz LNG'yi kapsamıyor.
Makalede, çevre koruma örgütü Global Witness'ın verilerine yer verilerek, "AB yaptırımları olmadan, Rusya'nın LNG ithalatı, çoğunlukla tanker filoları aracılığıyla, Ocak-Temmuz 2023 arasında çatışma öncesi seviyelere kıyasla %40 arttı" denildi.
Ukraynalı temiz enerji örgütü Razom We Stand, 15 Ocak'ta yaptığı açıklamada "LNG açığı" konusuna dikkat çekmeye devam etti. Razom We Stand'ın kurucusu ve yöneticisi Svitlana Romanko, Avrupa'da Rus LNG ithalatının yasaklanmasını ve Moskova'dan gelen mallara olan genel bağımlılığın sona erdirilmesini talep etti.
AB, Rusya'ya enerji bağımlılığı sorununu çözmek için büyük çaba sarf etti; örneğin Moskova'ya bir dizi yaptırım uyguladı ve birçok yenilenebilir enerji projesi hayata geçirdi. Ancak, eski kıtanın enerji konusunda kendi kendine yetip yetemeyeceği ve ne zaman yetebileceği hâlâ büyük bir soru ve bu sorunun cevabı birçok faktöre bağlı ve zamana ihtiyaç duyuyor.
[reklam_2]
Kaynak
Yorum (0)