İnsan gözü ve beyni, renk ve yoğunluk açısından tamamen yeni bir ortama, örneğin başka bir gezegene, kendini uyarlamak için mekanizmalara sahiptir.
NASA'nın Curiosity uzay aracı Mars'ta özçekim yapıyor. Fotoğraf: NASA/JPL-Caltech
İnsan beyni farklı ışık koşullarına uyum sağlamada oldukça yeteneklidir. Örneğin, renkli güneş gözlüğü takan kişi başlangıçta rengi net bir şekilde görür, ancak bir süre sonra renkler tekrar "normal" görünmeye başlar. Bu durum, insanlar yaşlandıkça doğal olarak da gerçekleşir. Yaşlı insanların gözlerinin mercekleri, gençliklerindekine göre giderek daha sarımsı hale gelir. Ancak, beyin bu farklılığa uyum sağladığı için renkleri bu şekilde görmezler.
Peki beyin tamamen yeni bir ortamdaki renklere nasıl uyum sağlayacak? Uzmanlar, diğer gezegenlerde renklerin nasıl görünebileceğine dair görüşlerini sunuyor.
Nevada Üniversitesi'nde bilişsel görme bilimcisi olan Michael Webster'ın araştırmasına göre, sararan lenslere ve renkli güneş gözlüklerine uyum sağlayan aynı mekanizma, astronotlar başka bir gezegene seyahat ettiğinde de işe yarayabilir. Yeni ortamdaki baskın renklere bağlı olarak, astronotun beyni bunları daha nötr bir şekilde algılamak için yeniden uyum sağlayacaktır.
Webster, "Tahminim şu ki, insanlar Mars'a vardıklarında, gezegen zamanla onlara artık kırmızı görünmeyecek," dedi. Bunun yerine, Mars yüzeyi daha kahverengi veya gri görünmeye başlayacak ve Mars'ın toprak rengi gökyüzü daha mavi görünecek; bu, Dünya'nın mavisi değil, insanların bugün gördüğünden önemli ölçüde daha az turuncu olacak.
Ancak, tüm uzaylı gökyüzleri zamanla daha mavi görünmez. Bu, atmosferden geçen ışığın baskın renklerinin, manzaranın baskın renkleriyle karşılaştırılmasına bağlıdır. Mavi, renk çemberinde turuncunun zıttıdır, bu nedenle astronotun beyni yavaş yavaş nötrlüğe doğru hareket ettikçe daha soğuk tonlar daha belirgin hale gelebilir. Ancak astronot mor bitki örtüsüne ve sarı bir gökyüzüne sahip bir ötegezegenin üzerine inerse, beyin farklı şekilde uyum sağlayabilir.
İnsan beyninin "filtresi" sadece renkle sınırlı değildir; yoğunluğa da uyum sağlar. Doğal renk paleti sınırlı bir gezegende, beyin tonlardaki çok ince değişikliklere alışır. Zamanla, astronotlar soluk renklerin giderek daha canlı hale geldiğini ve bunun tersini de göreceklerdir.
Peki ya astronotların gözlerinin ve beyinlerinin yeni bir gezegene uyum sağlamasını beklemek yerine, insanlar o ortam için otomatik bir filtreleme cihazı icat etseydi? Haifa Üniversitesi'nde mühendis ve okyanus bilimci olan Derya Akkaynak ve laboratuvardaki meslektaşları benzer bir sorun üzerinde araştırma yapıyorlar. Ancak araştırmaları uzay yerine deniz ortamı üzerinde yürütülüyor.
Teorik olarak, bir ötegezegenin atmosferik ve okyanus bileşimini bilmek, ışığın onunla nasıl etkileşime gireceğini tahmin etmenizi sağlar. Uzmanlar daha sonra bu bilgiyi, ortamın renklerini "düzelten" algoritmik filtreler oluşturmak için kullanabilirler. Bu filtreler uzay kıyafetlerinin vizörlerine yerleştirilebilir.
İnsanlar başka bir gezegene seyahat etmeden önce, dünya dışı yaşamın renk paletini ayarlama sürecinin tam olarak nasıl işleyeceğini bilmek imkansızdır. Ancak, derin deniz araştırmaları iyi bir tahmin sağlayabilir. Akkaynak bir keresinde 30 metre derinliğe, yani tüm kırmızı ışığı filtreleyecek kadar derinliğe indi. Live Science'ın 27 Eylül'de aktardığına göre Akkaynak, "Her şey mavi değil, sarı görünüyordu, muhtemelen kırmızı eksikliğini telafi etmeye çalıştığım için. Ama genel olarak, manzara inanılmazdı" dedi.
Thu Thao ( Live Science'a göre)
[reklam_2]
Kaynak bağlantısı






Yorum (0)