1. Büyük Kerk
Grote Kerk Kilisesi, Haarlem şehrinin altın çağını anımsatan bir anıt olarak dimdik ayakta duruyor (Fotoğraf kaynağı: Derleme)
Hareketli Grote Markt'ın tam kalbinde yer alan Grote Kerk (St. Bavo Kilisesi olarak da bilinir), Haarlem'in altın çağını hatırlatan bir anıt olarak dimdik ayaktadır. Gotik tarzdaki bu yapı, 14. yüzyılda inşa edilmiş olup, çan kulesi sanki Hollanda gökyüzüne değecekmiş gibi yükselmektedir.
Grote Kerk'i Haarlem'deki en görülmeye değer turistik yerlerden biri yapan şey, yalnızca görkemli görünümü değil, aynı zamanda Mozart ve Handel'in buraya geldiklerinde çaldıkları ünlü antik orgun büyülü sesleridir. Ziyaretçiler, tapınağa girer girmez kutsallık ve huzurla kucaklaşır; tüm koşuşturmaca yerini derin tefekkür ve hislere bırakır. Grote Kerk, yalnızca dini bir yapı değil, aynı zamanda birçok konser ve çağdaş sanat sergisinin düzenlendiği, antik resme modern bir soluk getiren bir kültür merkezidir.
2. Teylers Müzesi
Teylers Müzesi, Hollanda'nın en eski müzesidir (Fotoğraf kaynağı: Derleme)
Haarlem'de hem zihninizi hem de kalbinizi harekete geçirebilecek bir yer varsa, o da Teylers Müzesi'dir. Hollanda'nın en eski müzesi olan Teylers Müzesi, sanat ve bilimin muhteşem bir kesişim noktasıdır. 1784 yılında zamanın kapısından içeri adım atan Teylers Müzesi, cam kubbe mimarisi ve sonsuz bir bilgi hazinesine açılan uzun koridorlarıyla antik gizemini hâlâ koruyor.
Haarlem'deki turistik yerler arasında Teylers Müzesi, Rembrandt, Michelangelo veya Goltzius'un gravürlerini sergilemesinin yanı sıra, 18. ve 19. yüzyıllardan kalma bilimsel modelleri, fosil örneklerini ve deneysel ekipmanları da korumasıyla öne çıkıyor. Her bir parça, her bir kağıt parçası geçmişe, insanların keşfetme ve yaratma konusundaki bitmek bilmeyen arzusuna dair bir hikâye anlatıyor.
Teylers'a geldiğinizde, önce sanatın muhteşem dünyasına dalıp ardından heyecan verici bilimsel hipotezlere dalıp, şiirsel şehrin kalbinde sessiz bir senfoni gibi harmanlanacağınız derin bir keşif yolculuğuna çıkıyorsunuz.
3. Molen De Adriaan
De Adriaan yel değirmeni, Spaarne Nehri kıyısında huzur içinde uzanıyor (Fotoğraf kaynağı: Derleme)
Spaarne Nehri kıyısında huzurlu bir konuma sahip olan De Adriaan yel değirmeni, şehrin romantik bir simgesi olmasının yanı sıra, Haarlem'deki turistik yerler listesinde mutlaka görülmesi gereken bir yer. İlk olarak 1778 yılında inşa edilen De Adriaan yel değirmeni, 1932'deki yangından titiz restorasyon sürecine ve 2002'deki resmi açılışına kadar birçok olayı atlatmıştır.
Ahşap gövdesi mavi gökyüzüne uzanan De Adriaan, sadece bir yel değirmeni değil, aynı zamanda Hollanda tarihi ve kültürünün sessiz bir tanığıdır. Balkondan şehrin panoramik manzarasını hayranlıkla izlemek için dar ahşap merdivenleri tırmandığınızda, tüm Haarlem'in bir suluboya tablosu gibi göründüğünü göreceksiniz - nazik, kadim ama hayat dolu.
De Adriaan'ın içinde ayrıca, yel değirmeninin çalışma mekanizmasını ve Spaarne Nehri'nin tarihini anlatan eserler, modeller ve video sunumlarının yer aldığı küçük bir müze de bulunmaktadır. Esen her esinti, dönen ahşap dişlilerin her sesi, buradaki deneyimi canlı ve şiirsel kılmaktadır.
4. Frans Hals Müzesi
Frans Hals Müzesi, Haarlem'in incisi (Fotoğraf kaynağı: Derleme)
Frans Hals Müzesi, Haarlem'in gözbebeğidir ve Barok sanatının özgür ruhunu ve canlılığını yansıtır. Müze, adını Hollanda Altın Çağı'nın en büyük ustalarından biri olan ressam Frans Hals'tan almıştır. Haarlem'in turistik yerleri arasında yer alan bu müze, yalnızca eser sayısıyla değil, aynı zamanda her resmin taşıdığı duygusal derinlikle de paha biçilmez bir sanat hazinesidir.
Müzeye girdiğinizde, Frans Hals'ın ayırt edici özellikleri olan canlı portreler, duygulu gözler ve yarı açık gülümsemeler sizi hemen büyüleyecek. Sadece insanları değil, aynı zamanda bir dönemin ruh halini, ışığını ve atmosferini de resmetmiş. Müze ayrıca, Jan Steen ve Jacob van Ruisdael gibi diğer büyük sanatçıların eserlerini de sergileyerek, renk ve duygunun kesiştiği zengin bir sanat dünyasının kapılarını aralıyor.
Daha da özel olanı, Frans Hals Müzesi'nin iki mekana bölünmüş olmasıdır: Hof ve Hal. Biri eski manastır binasında, diğeri ise modern bir sanat alanında yer alıyor ve gelenek ile çağdaş, eski ile yeni arasında ilginç bir diyalog yaratıyor.
5. Haarlemmerhout
Haarlemmerhout, doğanın keyifli bir yürüyüşü gibi görünüyor (Fotoğraf kaynağı: Derleme)
Haarlemmerhout, antik binalar ve sanat müzeleri arasında, ziyaretçilerin ruhunu dinlendiren, keyifli bir doğa yürüyüşü sunuyor. Hollanda'nın en eski şehir parkı olan bu park, Haarlem'in "yeşil akciğeri" olarak biliniyor. Sonbahar yapraklarıyla kaplı patikaları, geniş çimenleri ve gölgeli yaşlı meşe ağaçlarıyla Haarlemmerhout, dinlenmek, meditasyon yapmak veya sadece yaprakların arasından süzülen yumuşak güneş ışığını izlemek için mükemmel bir yer.
Haarlem'deki tüm turistik yerler arasında Haarlemmerhout belki de en huzurlu olanıdır. Burada piknik yapan aileleri, el ele tutuşan çiftleri veya şarkı söyleyen sokak sanatçılarını görebilirsiniz. Gösterişli değil, duygularla dolu, sadeliğin saf güzelliği yarattığı bir yer.
Haarlemmerhout'ta sadece bir park değil, aynı zamanda açık hava tiyatrosu, heykel bahçesi ve neoklasik mimarinin simgesi olan ve şu anda Noord-Holland eyalet hükümetinin ofisi olan antik Paviljoen Welgelegen villası da bulunmaktadır.
Haarlem'deki en iyi 5 turistik yer, sanatsal bir ruha ve tarihi derinliğe sahip bir şehrin büyüleyici manzarasında öne çıkan noktalardan sadece birkaçı. Her yerin kendine özgü nüansları var ve tüm duyguların anlaşıldığı ve karşılandığı çok boyutlu bir Haarlem'e katkıda bulunuyor.
Kaynak: https://www.vietravel.com/vn/am-thuc-kham-pha/dia-diem-du-lich-thanh-pho-haarlem-v17257.aspx






Yorum (0)