İngilizler şanstan bahsetmenin birçok yolunu kullanırlar; "her bulutun bir gümüş astarı vardır" veya "şans eseri" gibi deyimler de bunlardan biridir.
"Şanslı" veya "şanslı" ifadeleri genellikle şanslı olmaktan bahsederken kullanılır: Şanslısınız! Sadece bir biletimiz kaldı.
Tam tersine, şanssızlık "kötü şans"tır. Şanssız insanlar "şanssız" veya "şanssız" olarak tanımlanır: Ünlü restorana gitmeyi planladık ama şansımız yaver gitmedi - o gün kapalıydı.
Vietnamca'da "in cai voi co may" deyimi, İngilizce'de ise benzer bir anlama sahip "gizli bir lütuf" deyimi vardır: Otobüsü kaçırmak, Annie için gizli bir lütuftu. O gün daha sonra haberleri okuduğunda, otobüsün kaza yaptığını öğrendi.
"As luck would have it" ifadesi, bir şeyin şans eseri gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır. Duruma bağlı olarak bu ifade "neyse ki" veya "maalesef" olarak anlaşılabilir.
Örneğin: Bir gün önce şemsiyemi otobüste unuttuğumu fark ettim. Şans eseri aynı otobüse bindim ve şemsiyem hâlâ oradaydı.
Veya: Toplantıya yetişmek için ofise erken gitmek için erken trene bindim. Şans eseri, yolda bozuldu.
Bir kişi piyangoyu kazanırsa veya şans eseri çok para kazanırsa, ona "büyük ikramiyeyi vurmuş" denebilir: Yaşlı adam şansını birçok kez denemiş ama hiçbir zaman büyük ikramiyeyi vuramamış.
Birine şans dilemek istediğimizde, "iyi şanslar"ın yanı sıra "bol şans" veya "bol şans" da kullanabiliriz. Örneğin: Sınavınızda bol şans!
"Bacak kırmak" da birine iyi şans dilemek için kullanılan yaygın bir ifadedir, ancak daha çok sahne performanslarından önce kullanılır.
Bir konuşmacı gelecekte iyi bir şey olmasını umduğunda, kötü şansı önlemek için cümleye "tahtaya vur" ifadesini ekleyebilir. Bu ifade, konuşmacı başına gelen iyi bir olayı anlattıktan sonra da kullanılır: Mezun olduğumdan beri tüm iş görüşmelerini geçtim - tahtaya vur!
Aşağıdaki cümleleri tamamlamak için doğru cevabı seçin:
[reklam_2]
Kaynak bağlantısı
Yorum (0)