Kinh Thien Sarayı'nın batısında bulunan 18 Hoang Dieu arkeolojik alanı, binlerce yıllık tarihin iç içe geçtiği kültürel katmanların korunup yansıtıldığı, yerin derinliklerinde saklı bir hazine gibidir. Bu alana adım attığınızda, kendinizi zamanda yolculuk yapmış gibi hisseder, hanedanların dönüşümünü ve kutsal Thang Long topraklarında bıraktıkları parlak izleri net bir şekilde hissedersiniz.
2002 yılında yapılan arkeolojik kazılar, kültürel katmanların kesintisiz devam ettiği zengin bir mimari kompleks ortaya çıkardı. Derin toprak katmanlarından yükselen ahşap sütunlar, kuyular ve ilkel drenaj sistemleriyle Dai La döneminden, çakıl sütunları ve zarif lotus taşı kaideleriyle Ly-Tran dönemine kadar, her dönem boyunca Vietnam teknolojisi ve mimarisinin olağanüstü gelişimini yansıtıyor. Burada bulunan yer karoları ve seramikler, bir zamanlar ülkenin kaderini elinde tutan hanedanların görkemli bir hikâyesini anlatıyor gibi görünüyor.
En üstte, tuğladan yapılmış mimari bir temel, kuyu sistemi ve kraliyet gücünün sembolleri olan beş pençeli ejderhalarla süslenmiş mavi-beyaz çinilerle Le Hanedanlığı'nın izleri yer alıyor. Zamanla, Nguyen Hanedanlığı'nın izleri kaybolmuş olsa da, hanedanlar boyunca devam eden miras sayesinde bu alan hala canlılığını koruyor ve Thang Long topraklarının kesintisiz ve uzun ömürlü kültürel yolculuğunu yansıtıyor.
Kalıntı alanındaki antik kuyu. Fotoğraf: Toplandı
18 Hoang Dieu kalıntı sahasında üst üste yığılmış her toprak tabakası, yalnızca geçmiş dönemlerin vücut bulmuş hali değil, aynı zamanda bir güç merkezinin binlerce yıllık gelişim yolculuğundaki sürekliliğin ve ısrarın da tanığıdır. Artık sağlam olmasa da mimari temeller, Thang Long'un yüzyıllar boyunca süren refahını ve özünü yansıtan muazzam bilimsel ve tarihi değer taşımaktadır.
Mimari kalıntıların yanı sıra, gölet ve akarsuların, özellikle de erken Le Hanedanlığı dönemine ait kanalların izleri, ahşap tekneler, kürekler ve kırmızıya boyanmış dümenlerle birlikte keşfedilmiş ve doğa ile kentsel alanların iç içe geçtiği, zengin ve uyumlu bir manzara yaratan antik Thang Long'un canlı bir resmini ortaya koymuştur. Göl çamurunda kalan lotus göleti kalıntıları ve lotus kökü ve lotus yaprağı gibi eserler, doğa ve insan arasındaki bağın, antik Vietnamlıların büyük bir şehir planlama anlayışının açık bir kanıtıdır.
Kalıntı alanında ayrıca mimari malzemelerden seramiklere ve metal objelere kadar milyonlarca eser yer alıyor ve bunlar kraliyet yaşamını ve Budizm ile Konfüçyüsçülüğün derin etkisini açıkça yansıtıyor. Çin, Japonya ve Batı Asya kökenli seramik eserler, Thang Long'un bir zamanlar merkezi olduğu geniş kültürel alışverişi daha da belirginleştiriyor. Bu, yalnızca başkentin refahını değil, aynı zamanda Thang Long'un bölgesel ticaret ve kültürdeki rolünü de teyit ediyor.
18 Hoang Dieu arkeolojik alanından çıkarılan eserler. Fotoğraf: Toplandı
18 Hoang Dieu'daki iç içe geçmiş kültürel katmanlar, hanedanlıklar boyunca Vietnam kültürünün uzun ömürlülüğünün açık bir kanıtıdır. Yeraltında bulunan her tuğla ve her eser, görkemli bir geçmişin hikâyesini anlatırken, atalarımızın inşa ettiği kültürel değerleri koruma ve geliştirme sorumluluğumuzu da hatırlatıyor. Bu kalıntı alanının korunması yalnızca bilim insanlarının işi değil, aynı zamanda kültürel mirası korumanın asil misyonu hakkında günümüz ve gelecek nesillere kutsal bir mesaj da taşımaktadır.
Binlerce yıldır kültür katmanlarının üst üste inşa edildiği 18 Hoang Dieu kalıntı alanı, görkemli bir geçmişin, kalıcı bir bugünün ve umut vadeden bir geleceğin canlı bir kanıtıdır. Buradaki her karış toprak, geçmişi ve bugünü kesintisiz bir akışta birbirine bağlayan, ulusal kimliğe duyulan gururu ve kültürel mirası sonsuza dek koruma ruhunu uyandıran kültür ve tarih hikayeleriyle doludur.






Yorum (0)