Kültürel düşüncenin kökeni

Her milletin görünmeyen bir kaynağı, bir kültür kaynağı vardır. Bu sadece türkülerde, şarkılarda veya ortak ev çatılarında değil, aynı zamanda alışkanlıklarda, davranışlarda, insanların hayata bakış açılarında ve birbirlerine davranışlarında da bulunur.

Birçok değişime rağmen, Vietnam halkı hâlâ "sevgiyi kökten kabul etmeyi" aklında tutuyor. Doğal afetler, savaşlar ve yoksulluk içinde, Vietnam halkı hâlâ birbirleriyle bir kase pirinç ve bir içecek paylaşıyor. Bu, bir insanlık kültürüdür; insanı tüm değerlerin merkezine koymayı bilen bir kültürdür.

Resim: Minh Tan

Ama bazen modern hayatın temposunu kovalamakla o kadar meşgul oluyoruz ki, kültürün insanlığı ayakta tutan bağ olduğunu unutuyoruz. Toplum ne kadar gelişirse, hayatın temposu o kadar artar ve insanlar o kadar kolay yorulur. Yüksek binalar inşa edebiliriz, ama ruhumuzun derinliklerini kaybederiz.

Kültür, yalnızca festivaller, miras veya gelenekler olarak görüldüğünde, yalnızca bir kabuktur. Gerçek kültür, insanların hissetmesini, sevmesini, utanmasını ve takdir etmesini sağlayan şeydir. Toplumun katılaşmasını önlemenin kökü, kalkınmanın duyarsızlaşmasını önlemenin yeraltı akışıdır.

Hümanist düşünce - yolu aydınlatan meşale

Kültür toprak ise insanlık tohumdur.

Kültür bize kimlik kazandırıyorsa, insanlık da hayata iyilik ekmemize yardımcı olur.

Güçlü olmak isteyen bir ekonomi , sürdürülebilir olmak isteyen bir toplum sadece büyümeye değil, birbirini sevmeyi ve saygı duymayı bilen insanlara da güvenmek zorundadır.

Hümanist düşünce, yüce bir şey değil, küçük şeylerle başlar. Yetkililerin insanları nasıl dinleyeceğini bilmesidir. İşletmelerin kârdan önce çevreyi düşünmesidir. Öğretmenlerin öğrencilere formüller öğretmeden önce şefkati öğretmesidir.

Dünya bir zamanlar, yoksulluktan değil, insan ruhunun kaybından dolayı yok olan parlak medeniyetlere sahipti. Antik Yunanlılar şöyle demişti: "Bir ülkeyi yönetmek isteyen, önce kendi zihnini yönetmeyi öğrenmelidir." İnsanlık, başkalarını bir araç olarak değil, kendi yansıması olarak görmeyi bilen zihindir. İnsanlık, başkalarının sana yapmasını istemediğin şeydir, o zaman sen de başkalarına aynısını yapmamalısın.

Kültür ve insanlık bir olduğunda

Kültürel düşünce ile hümanist düşünce el ele gittiğinde, eve dönüş yolunu unutmadan çok uzağa gidebiliriz.

İşte o zaman her politikaya insan kalbinin merceğinden bakılır. İşte o zaman bir inşaat projesi sadece malzemeleri değil, aynı zamanda etrafındaki toplumun nefesini de hesaba katar. İşte o zaman eğitim sadece bilgi öğretmekle kalmaz, aynı zamanda çocukların ruhlarına kültürel gurur ve şefkat aşılar.

Tıpkı bir pirinç tarlası gibi, kültür alüvyonlu topraktır, insanlık tohumdur ve kalkınma hasattır. Eğer sadece hasadı gübreleyip toprağa bakmayı unutursak, bir sonraki sezon çorak olacaktır.

İnsanlıktan yoksun zengin bir toplum, suyu bol ama berrak olmayan bir nehre benzer.

İnsani bir geleceğe doğru

Milletimizin tarihine baktığımızda en zor zamanların, aynı zamanda kültürün ve insanlığın yol gösterici olduğu zamanlar olduğunu görüyoruz.

Gömleğini çıkarıp gömleği gömleğe dönen Aziz Giong'un öyküsünden, askerlere pirinç taşıyan anneye, Kızıl Nehir kıyısındaki sazdan çatıdan Tien Nehri'ndeki feribota kadar hepsi, iyiliğin gücünün, insan sevgisiyle zorlukları nasıl çözeceğini bilen kültürel ruhun kanıtıdır.

Günümüzde inovasyon, dijital dönüşüm, yapay zekâ teknolojisi... gibi konulardan bahsederken, hâlâ daha sağlam bir temele, yani kültürlü bir toplumdaki insanlara ihtiyacımız var. Çünkü teknolojiyi hükmetmek için değil, hizmet etmek için nasıl kullanacağını yalnızca insanlar bilir. Kimliğimizi korurken küreselleşmeyi atlatmamıza yalnızca kültür yardımcı olabilir.

Kültür milletin hafızasıdır,

Klonlama insanlığın hafızasıdır.

İki akarsu birleşip tek bir akarsu haline geldiğinde,

İnsanlar kendi anlamlarını yeniden bulacaklardır.

O öğleden sonra nehirde yüzen yaprak gibi, eğer onu tutan su sümbülü kümesi olmasaydı, sonsuza dek nereye gideceğini bilmeden sürüklenip gidecekti.

Benzer şekilde, kültür ve insanlık temeli olmadan toplum hızla ilerleyebilir, ancak çok da ileri gidemez. Çünkü sonuçta kalkınma sadece ilerlemekle ilgili değil, aynı zamanda bizi insan yapan şeyleri nasıl koruyacağımızı bilmekle de ilgilidir.

Sayılarla veya parayla ölçülemeyen, ancak tüm değerleri, yani kültür ve insanlığı besleyen temeller olan şeyler vardır. Bu iki akım paralel görünse de aslında her düşünceye, her yaşam biçimine, her insan eylemine sızar ve uyum sağlar.

Le Minh Hoan

Kaynak: https://baocamau.vn/noi-ket-tu-duy-van-hoa-va-tu-duy-nhan-ban-a123924.html