Bir 'inanç kayması'
Hoa Sen Grubu'nun "Vietnam Aile Evi" programının sunucusu Quyền Linh'in "ihanetle" suçlanması olayı, sadece kişisel bir çatışma değil, aynı zamanda Vietnam'daki hayır amaçlı televizyon programlarında mesleki bağlılık ile etik davranış arasındaki önemli bir uçurumu da ortaya koymaktadır.
Sponsorlardan gelen sert tepkilerin ardından Quyền Linh, kişisel Facebook sayfasında yaptığı resmi açıklamada, "Mái ấm gia đình Việt" (Vietnam Aile Evi) programıyla özel bir sözleşme imzalamadığını belirtti. Bu nedenle, "Hành trình ước mơ" (Hayallerin Yolculuğu) ile benzer formatta bir programda yer almasının yasalara aykırı olmadığını ve hukuken suçlu olmadığını savundu.
Quyền Linh cephesinde ise, kamuoyundan bir miktar sempati ve destek görmesine rağmen, medya yaklaşımı ve imaj sorumluluğu konusunda hâlâ sorularla karşı karşıya. (Örnek görsel) |
Ancak kamuoyu, çatışmanın kökeninin yasal sorunların ötesinde yattığını öne sürüyor; bu, hayırsever bir simge ile onun itibarını inşa etmesine yardımcı olan program arasında güven, beklentiler ve ortak bir bağlılık meselesi. Yapımcılar bunu açıkça yazılı olarak belirtmemiş olabilirler, ancak muhtemelen topluma hizmet eden benzer düşüncelere sahip bireyler arasında bir davranış kurallarının sözleşmede açıkça belirtilmesine gerek olmadığını, karşılıklı bir sözün yeterli olduğunu zımnen anlamışlardır.
İşte bu belirsizlik noktasında çatışma alevlendi ve sona erme belirtisi göstermiyor. "Quyền Linh haksız mıydı?" sorusunu bir kenara bırakırsak, başka bir açıdan bakıldığında, bu talihsiz "tartışma", televizyon yapım sektöründeki uzun süredir devam eden bir kusuru ortaya koyuyor: profesyonel standartlarda şeffaflık eksikliği ve profesyonel medya davranış çerçevesinde gevşeklik.
Doğru davranış kuralları üzerine dersler.
Hayırseverlik programları genellikle duygu, iyi niyet ve gönüllülükle yönlendirilir. Ancak tam da bu nedenle, çatışmalar ortaya çıktığında taraflar kolayca duygusal tepkilere kapılırlar. Diyalog yerine, çatışmayı medya aracılığıyla kamuoyuna duyururlar; bu da kolayca bölünmeye yol açar ve korumayı iddia ettikleri değerlere zarar verir. Sonuç olarak, kimse gerçekten kazanmaz.
Uzun yıllardır toplumsal programlarda yer alan Hoa Sen Group gibi bir markanın, hayırseverlikle yakından ilişkili bir isim olan Quyen Linh'e karşı yasal bir çözüm seçme konusunda fazla katı davrandığı düşünülebilir.
Quyền Linh cephesinde ise, kamuoyundan belli bir ölçüde sempati ve destek görmesine rağmen, medya karşısındaki tutumu ve imajından sorumlu olup olmadığı konusunda hâlâ sorularla karşı karşıya.
Bu olay, insani yardım programlarının bile net ilkelerle yürütülmesi gerektiğini açıkça göstermektedir. İyi niyet gereklidir, ancak profesyonelliğin yerini tutamaz. Güvenle başlasa bile her anlaşma, belirli şartlarla resmileştirilmelidir. Bu, güven eksikliğinden değil, bu güveni gereksiz yanlış anlamalardan korumak içindir.
Sunucular için, özellikle Quyền Linh gibi etkili isimler için, imaj tutarlılığını korumak son derece önemlidir. Benzer programlarda yer almak sadece yayın takvimiyle ilgili değil, aynı zamanda kendilerini kamuoyunun gözünde nasıl konumlandırdıklarıyla da ilgilidir.
Bir olay meydana geldiğinde, gereken şey sert bir tepki veya kamuoyu önünde eleştiri değil, oturup sorunu çözmek için diyalog kurma cesaretidir. Çünkü tüm hayırsever programların temeli insanlık ruhudur; eğer bu ruh çıkar çatışmaları nedeniyle kaybolursa, temel değerin kendisi de zarar görür.
Halk kimin haklı kimin haksız olduğunu unutabilir, ancak etkili kişilerin hassas zamanlarda nasıl davrandığını hatırlayacaktır. Çünkü televizyon dalga etkisi yaratabilir. Ancak kalıcı etkiyi yalnızca davranış kültürü yaratır.
Kaynak: https://congthuong.vn/vu-viec-mc-quyen-linh-va-khoang-trong-trong-van-hoa-ung-xu-383057.html






Yorum (0)