Ancak Gazze'de öldürülen 75 gazeteci, %7,5'lik (75/1000) bir ölüm oranını temsil ediyor ki bu oran, hem bu çatışmadaki askerlerin hem de geçmişteki büyük savaşlardaki askerlerin ölüm oranlarından çok daha yüksek.
Gazze'deki savaş sırasında çalışan Filistinli gazeteciler. Fotoğraf: Getty
Ayrıca, Gazze savaşının başlamasından bu yana 7 Ekim'de düzenlenen saldırıda dört İsrailli gazeteci, Mısır sınırına yakın bir noktada düzenlenen roket saldırısında ise iki Lübnanlı gazeteci hayatını kaybetmişti.
Gazze'deki gazeteciler, savaş muhabirlerinden sivillere kadar birçok rolü aynı anda üstlenmek ve tıpkı askerler gibi bombalarla yüzleşmek zorunda kalıyor. İsrail dünyanın en modern ordularından birine sahipken, gazetecilerin elinde yalnızca kamera, mikrofon ve not defterleri bulunuyor.
Askerler ve gazeteciler arasında birçok fark vardır. Askerler, kurşunlardan nasıl kaçacakları ve özellikle de travmaları nasıl tedavi edecekleri konusunda son derece eğitimlidir. Askeri yaralılar bir saatten kısa sürede tedavi edilebilir ve tüm çalışmalar, hayatta kalma oranlarının büyük ölçüde bu işleme bağlı olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak gazeteciler böyle bir lükse sahip değildir.
Elbette, gazetecilerin ölümleri hikâyenin sadece yarısını anlatıyor. Neredeyse hepsi evlerini kaybetti, yüzlercesi sevdiklerini kaybetti ve hepsi yeterli yiyecek ve sudan yoksun kaldı. Yine de ekipmanlarını olay yerinden olay yerine omuzlarında taşıdılar.
Şu anda Gazze'ye uluslararası muhabirlerin girmesine izin verilmediğinden, yerel Filistinli gazeteciler bu topraklardaki yaşam ve savaş hakkında doğrudan haber almanın dünyadaki tek kaynağıdır.
Sonuç olarak, Gazze'deki gazeteciler sivillerden ve askerlerden daha kötü durumdalar; işlerini yapabilmek için çadırlara, uyku tulumlarına, telefonlara, pillere, yakıta ve yiyeceğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu arada, Gazze Gazeteciler Birliği (PJS), çatışma başladığından beri onlara yardım ulaştıran tek kuruluş.
Hoang Hai (IFJ, MS'ye göre)
[reklam_2]
Kaynak






Yorum (0)