Tavsiye edilen standartları aşan çocuk yemekleri, obezite, diş çürüğü ve yüksek tansiyona yol açarak sağlıklarına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda okul yemek programları aracılığıyla küçük yaşlardan itibaren sağlıksız beslenme alışkanlıklarını da teşvik eder.
Ho Chi Minh Şehri, 1. Bölge, Bé Ngoan Anaokulu'ndaki yemekhane personeli, besin değerini, gıda güvenliğini ve hijyenini sağlamak için tek yönlü mutfak düzenine göre yemek hazırlıyor (fotoğraf 7 Mayıs öğlen saatlerinde çekilmiştir) - Fotoğraf: QUANG ĐỊNH
Bu, çocukları okul yemek programına kayıtlı olan birçok ebeveynin her zaman merak ettiği bir sorudur.
Son zamanlarda Ho Chi Minh şehrindeki bir anaokulunun gıda malzemelerini piyasa fiyatlarının çok üzerinde fiyatlarla satın alması ve aşırı şeker ve tuz kullanması hakkındaki raporlar, velilerin endişelerini daha da artırdı.
Bir ebeveyn olarak, söz konusu anaokulunun kullandığı şeker ve tuz miktarına baktığımda, çocuklar için potansiyel sağlık riskleri görüyorum.
24 Ekim'de okulda öğle yemeği ve ikindi atıştırmalıkları yiyen 358 öğrenci göz önüne alındığında, gıda envanterinde toplam 27 farklı baharat, sebze ve gıda maddesi olduğu görülmektedir.
Özellikle, okulun mutfağı 8 kg beyaz toz şeker, 1 kg iyotlu tuz, 3 litre balık sosu, 2 litre balık yağı, 1,5 litre bitkisel yağ ve 28 kg pirinç kullanıyor.
Okul öğle yemeğinde 2 kg, sabahları ise 7 kg toz süt kullanıyor. Bu da okulun öğrencilerine sağladığı şeker ve tuz miktarının, eğitim sektörünün belirlediği yönergelerden çok daha yüksek olduğu anlamına geliyor. Söz konusu yönergelere göre, 5 yaş altı çocuklar için şeker günlük 15 gramı, tuz ise günlük 3 gramı geçmemelidir.
Tavsiye edilen standartların üzerinde olan çocuk yemekleri, obezite, diş çürüğü ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda küçük yaşlardan itibaren sağlıksız beslenme alışkanlıklarının oluşmasına da neden olur.
Öncelikle, okul yönetiminin ve velilerin bu konudaki azmini takdir etmeliyiz; zira her okul, velilerin okul faaliyetlerini ciddi anlamda denetlemesine izin vermez. Bu sayede, eksiklikler tespit edilmiş ve tüm tarafların çözüm bulup bunları gidermesi sağlanmıştır.
Bu durum göz önüne alındığında, birçok veli okulun ve ilgili yetkililerin daha kararlı önlemler almasını umuyor.
Okullardan ve ilgili yetkililerden çocukların haklarını ve refahını güvence altına alacak somut adımlar beklenirken, ülkemizdeki erken çocukluk eğitimine ilişkin tüm tercihlerde ve kararlarda şeffaflık her zaman en öncelikli unsur olmalıdır.
"Ne kadar öderseniz o kadar alırsınız" sözü doğru olsa da, gerçek şu ki, açık ihale süreçleriyle en rekabetçi fiyatlarla en kaliteli yiyecekleri sunan tedarikçiler hala mevcut. Bahsi geçen okul öncesi eğitim kurumunun eksik olduğu bir adım da bu.
İhale süreci, yalnızca gıda güvenliği standartlarını karşılayan saygın tedarikçiler arasından seçim yapılmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kayırmacılığı ortadan kaldırmaya ve velilerin ve öğrencilerin haklarını korumaya da yardımcı olur.
Ayrıca, veliler okulun beslenme uzmanlarıyla işbirliği yaparak çocukların yaşına ve beslenme ihtiyaçlarına uygun, şeker, tuz ve katkı maddesi kullanımını en aza indiren, çeşitli ve dengeli bir menü oluşturmasını istiyorlar.
Okul yönetimi, velilerin görüş ve katkılarını dinlemek için düzenli toplantılar düzenleyebilir ve hatta bazen çocukları okula giden uzmanlardan uygun çözümler toplama fırsatı bulabilir.
Ve bir kez daha, yukarıdaki okul öncesi eğitim kurumunun hikayesi, gelişmiş denetim ve gözetimin gücünü göstermektedir.
Yetkililerin, tedarikçi seçiminden depolamaya, işlemeye ve çocuklara yemek servisine kadar uzanan sıkı bir denetim ve izleme mekanizmasına sahip olmaları gerekiyor.
Okullar, velilerin kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olmak için tedarikçiler, günlük menüler, fiyatlar ve kalite kontrol raporları hakkında bilgileri şahsen veya çevrimiçi olarak proaktif bir şekilde paylaşmalıdır.
[reklam_2]
Kaynak: https://tuoitre.vn/con-toi-co-thuc-su-duoc-an-uong-day-du-va-an-toan-trong-bua-an-ban-tru-20241108230844332.htm






Yorum (0)