
Truth National Political Publishing House tarafından yayımlanan “Quang Tri Anıları” adlı kitap, ülkenin ABD'ye karşı savaş tarihinde “ateşli yaz” olarak kabul edilen 1972 yılında Citadel'de geçen 81 gün ve geceyi gerçekçi bir şekilde yeniden canlandırıyor.
Filmde, düşen kayaların ve toprağın altında yatan askerlerin görüntüsü izleyiciyi ağlatırken, kitapta her kelime okuyucuyu boğazını düğümlemeye yetiyor: "Bombalar ve kurşunlar altında savaştık, bazen bütün gün başımızı kaldıramıyorduk, sadece silahlarımızı tutup ateş edebiliyorduk." Bu trajik ve vahşi film sahneleri, savaş alanının acımasız gerçekleriyle dolu anılarla birleşince, halkın yüreğinde güçlü bir yankı uyandırıyor, sempati ve derin duygular uyandırıyor.
Savaşın vahşeti kitabın her sayfasında açıkça gösteriliyor. Sadece bir parça ekmeğin elden ele dolaştığı bir yemek veya bir sığınakta paylaşılan bir damla su gibi günlük ayrıntılar, okuyucuların barışın değerini anlamalarına yardımcı oluyor.
Hem filmde hem de kitapta, en kötü koşullarda bile insanlığın parladığı, savaşın çok acı verici ve kayıplarla dolu olmasına rağmen aynı zamanda en güzel insani niteliklerin ortaya çıktığı vurgulanıyor.

"Kızıl Yağmur"u izleyen birçok izleyici, savaşın bu kadar gerçek ve acı verici olabileceğini hiç düşünmediklerini haykırdı. Bu his, "Quang Tri Anıları"ndaki Kurtuluş askerlerinin şu anlatımlarını okuyunca daha da güçlendi: "Kan her karış toprağı ıslattı, ama her karış toprak, yılmaz mücadele ruhunun simgesi haline geldi."
Film akılda kalıcı bir imge, kitap ise akılda kalıcı bir anı. İki farklı yol, ama ikisi de aynı mesajı veriyor: Barış asla garanti değildir, bedeli kanla ödenmelidir.
"Quang Tri Anıları"nın özel yanı, savaş hattının iki tarafı arasındaki karşılaştırmadır. Sinemadaki seyirciler, düşmanın umutsuzluğa kapıldığını görünce ürperirken, kitap bu ruh halini nazik ama dokunaklı sözlerle dile getirmiştir: "Hayalleri yok, gençlik hırsları yok, kendi kurtuluşları için savaşıyorlar ve fedakarlıklarını anlamsız görüyorlar." Bu nedenle seyircinin duyguları, şehit düşen Kurtuluş askerlerine duyulan acıma ve minnettarlıkla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda diğer taraftaki askerlerin kaderine de bir parça acıma duyuyor. Savaş, nihayetinde herkes için bir kayıptır.
"Kızıl Yağmur"da Thach Han Nehri'nin kırmızıya boyandığı görüntü izleyicileri derinden etkilemiş, "Quang Tri Anıları"nda ise nehir bir tanık olarak karşımıza çıkmıştır: "Thach Han Nehri, savaşın sessiz tanığı olarak birçok yoldaşın cesedini taşımıştır." Bu benzerlik, sinemadaki duyguların kitap sayfalarına, kitap sayfalarından da sinemaya yansımasını sağlayarak, her okuyucu ve izleyicinin bağımsızlık ve özgürlüğün kutsal ve tükenmez değerini bir kez daha düşünmesini sağlar.
Film bittiğinde seyirci sadece duygulanmakla kalmadı, aynı zamanda şu soruyu da sordu: Bu fedakarlığa layık olmak için ne yapacağız? Cevap "Quang Tri Anıları"nda mevcut: "Burada bıraktığımız kan ve kemikler kimsenin acıması için değil, ülkenin güçlenmesi için."
"Quang Tri Anıları" kitabı, her kelimesi kan ve özgürlük arzusuyla dolu, tarihin canlı bir tanığıdır. Okuyucular, kitap sayesinde ulusun trajik tarihi dönemini daha iyi anlayacak, günümüzde barışın değerini derinden hissedecek ve aynı zamanda gelişmiş bir ülkeyi koruma ve inşa etme sorumluluğunu üstlenecekler.
Source: https://hanoimoi.vn/tu-mua-do-den-hoi-uc-quang-tri-khuc-ca-bi-trang-ve-chien-tranh-va-gia-tri-cua-hoa-binh-714475.html






Yorum (0)