Japon mu yoksa Alman mı araba sorusu, otomobil tutkunları için bilindik bir sorudur. Bir taraf Alman motorlarının gücüne ve hızına hayranlık duyarken, diğer taraf bir Japon otomobilinin güvenilirliğine ve fiyatına göre sunduğu değere hayranlık duyar.
İki ülke onlarca yıldır sırayla dünyanın en büyük otomotiv ihracatçısı konumunu üstleniyor. Ancak, dünyanın en büyük otomobil üreticisi Çin'in de ihracatta bir dizi büyük ismi geride bırakma yolunda ilerlemesiyle, Almanya ve Japonya'nın hakimiyeti sona eriyor.
Sadece birkaç yıl önce, Çin'in yurtdışına açılma çabaları sekteye uğramıştı. 2015 yılında Çin, yılda 375.000'den az otomobil ihraç ediyordu; bu rakam Hindistan'dan daha az, Almanya ve Japonya'nın bir ayda ihraç ettiği otomobil sayısına yakındı. Ancak 2020'den bu yana işler değişti.
Çin, 2021 yılında yaklaşık 1,6 milyon otomobil ihraç etti. 2022 yılına gelindiğinde bu rakam 2,7 milyona ulaştı. Uluslararası satışların 2023 yılında daha da artması bekleniyor. Gümrük verileri, ülkenin yılın ilk altı ayında yaklaşık 2 milyon, yani günde 10.000'den fazla otomobil ihraç ettiğini gösteriyor.
Ülkenin yeni gelişen otomotiv endüstrisi büyük ölçüde daha fakir ülkelere ihraç ediliyor, ancak artık birçok Batılı tüketici ilk kez Çin yapımı otomobil satın alıyor.
2023'ün ilk yarısında Avustralya'ya yapılan ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine göre üç kat artarak 100 bini aştı; İspanya'ya yapılan satışlar ise 17 kat artarak yaklaşık 70 bin araca ulaştı.
Ancak bu otomobillerin çoğu Batılı markalar. Örneğin, Amerikalı elektrikli otomobil şirketi Tesla, 2022'de ihracatın %10'unu oluşturacak. Ayrıca, aslen İngiliz markası olan MG ve artık Çinli şirketlere ait olan İsveçli otomobil üreticisi Volvo markalı otomobiller de ihracatın büyük bir kısmını oluşturuyor.
Elektrikli araçlar, Çin'in otomotiv ihracatındaki artışta kilit rol oynadı. Muazzam üretim gücüne rağmen, dünyanın ikinci büyük ekonomisi , yüzlerce hareketli parçaya sahip ve montajı zor, karmaşık bir motor olan içten yanmalı motorda hiçbir zaman ustalaşamadı.
Basit mekanik, kolay üretim
Mekanik olarak daha basit ve üretimi daha kolay olan pille çalışan araçların ortaya çıkışı, Çin'in geleneksel otomobil devlerini yakalamasına yardımcı oldu.
Pekin, 2009'dan 2019'a kadar geçen 10 yıllık dönemde elektrikli araç teknolojisine yaklaşık 676 milyar yuan (100 milyar ABD doları) yatırım yaparak dünya lideri konumuna yükseldi.
Pille çalışan araçlar artık Çin'deki otomobil satışlarının beşte birini, ihracatın ise üçte birini oluşturuyor. Japonya ve Almanya'da ise ihracatın sırasıyla yalnızca %4'ü ve %20'si elektrikli araçlardan oluşuyor.
Savaş, Çin'in Rusya'ya ihracatını da artırdı. Şubat 2022'de Rusya-Ukrayna çatışması patlak verir vermez, çoğu Batılı otomobil üreticisi Rusya'daki faaliyetlerini durdurdu. Bu durum, Çinli şirketlerin pazar payı kazanmasını sağladı.
Analiz şirketi Autostat'a göre, Rusya 2023'ün ilk yarısında 4,5 milyar dolar değerinde yaklaşık 300.000 Çin otomobili ithal etti; bu, 2022'ye kıyasla altı kat artış anlamına geliyor. Temmuz 2023'te Çin otomobilleri bu pazardaki ithal otomobillerin yaklaşık %80'ini oluşturuyordu.
Danışmanlık şirketi AlixPartners, Çin markalı otomobillerin yurtdışı satışlarının 2030 yılına kadar 9 milyon adede ulaşabileceğini, bunun da Japonya'nın 2022 yılına kadarki ihracatının iki katına çıkacağını tahmin ediyor.
Bu yerli markalar Batı'da henüz pek bilinmese de, nispeten ucuz olma eğilimindedirler; ortalama olarak, "Çin Malı" bir araba, Alman yapımı bir arabadan yaklaşık %40 daha ucuzdur; bu da Brezilya gibi gelişmekte olan pazarlarda popülerlik kazanmalarını kolaylaştırır.
Ancak uzmanlar, Çinli elektrikli otomobil üreticilerinin büyük satışlar yapmasına rağmen, çok azının gerçekten para kazandığını söylüyor; çünkü sektör devlet tarafından büyük ölçüde sübvanse ediliyor ve bu durum sonsuza dek süremez.
(TheEconomist'e göre)
[reklam_2]
Kaynak






Yorum (0)