Bilgiye dayalı ekonomisi, üstün teknolojik ve askeri gücüyle İsrail, bölgesel kapsamının ötesine geçerek küresel ekonomide önemli bir faktör haline gelmiştir.
Dünyanın önde gelen bilgi ekonomilerinden biri
İsrail, yalnızca 22.000 km²'lik bir alana ve yaklaşık 9 milyonluk bir nüfusa sahip olup, sert bir çölün ortasında yer alan, doğal kaynaklar açısından fakir bir ülkedir.
Oysa bilgi ve inovasyona dayalı bir kalkınma stratejisiyle İsrail, gelişmiş bir piyasa ekonomisi inşa etmiş, 2024 yılına kadar yaklaşık 540 milyar ABD doları GSYİH'ye ulaşarak dünyada 19. sıraya yerleşmiştir. İsrail'in kişi başına düşen GSYİH'si 54.000 ABD dolarıdır ve bu, İran'ın 10 katından fazladır, ancak nüfusu sadece 10'da 1'dir ve yüksek gelirli ülkeler grubuna aittir.
İsrail'in ekonomik gücü, yüksek teknoloji ve hizmet sektörlerine odaklanmasından kaynaklanmaktadır. Bilişim teknolojileri, siber güvenlik, tıbbi cihazlar ve tarım teknolojileri ülkenin öncü alanlarıdır. İsrail, dünyada Silikon Vadisi'nden (ABD) sonra ikinci sırada yer alan 6.000'den fazla teknoloji girişimine sahiptir ve on milyarlarca dolarlık risk sermayesi çekmektedir.

Teva Pharmaceuticals (ilaç), Elbit Systems (savunma) ve Check Point Software (siber güvenlik) gibi yerel şirketler, sırasıyla 20 milyar doları, 75 milyar doları ve 24 milyar doları aşan piyasa değerlerine sahip küresel şirketlerdir.
Gelişmiş bir bankacılık sistemi ve sermaye piyasaları ile Tel Aviv Menkul Kıymetler Borsası'nın (TASE) merkezi bir rol oynaması, İsrail'in güçlü döviz rezervlerini ve düşük işsizliği korumasına yardımcı oluyor.
Özellikle İsrail, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamalarında dünya lideri konumunda olup, GSYİH'nın %5'inden fazlasını oluşturarak hem ABD hem de Güney Kore'den daha yüksek bir orana sahiptir. Intel, Microsoft, Google ve Apple gibi büyük teknoloji şirketlerinin hepsinin burada Ar-Ge merkezleri bulunması, İsrail'in küresel bir inovasyon merkezi olarak konumunu pekiştirmektedir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, özellikle serbest piyasa reformları ve yüksek teknoloji endüstrisinin teşviki yoluyla İsrail ekonomisinin gelişmesinde önemli bir rol oynadı.
2003-2005 yılları arasında Maliye Bakanlığı görevini yürüten İsrail, refahı azalttı, kamu işletmelerini özelleştirdi ve yabancı yatırım çekerek ekonominin güçlü bir şekilde büyümesine yardımcı oldu. Başbakanlık döneminde İsrail, küresel bir teknoloji merkezi (Startup Nation) haline geldi.

Küresel ekonomi ve finans piyasalarının rolü
İsrail yalnızca bölgesel bir ekonomi değil, aynı zamanda dünya finans ve teknoloji piyasaları üzerinde de derin bir etkiye sahiptir. 400'den fazla çokuluslu teknoloji şirketinin İsrail'de Ar-Ge merkezleri kurmasıyla ülke, yapay zekâ (YZ), siber güvenlik ve finans teknolojisi gibi alanların gelişimine önemli katkılarda bulunmaktadır.
ABD NASDAQ borsasında işlem gören İsrailli şirketlerin sayısı, ABD ve Çin'in ardından dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu durum, İsrail'in Wall Street'teki cazibesinin bir göstergesi.
Elbit Systems, Israel Aerospace Industries ve RAFAEL gibi şirketleri bünyesinde barındıran İsrail savunma sanayisi, küresel silah ihracat pazarının büyük bir kısmını oluşturuyor ve 2024 yılında 14,8 milyar dolarlık rekor ciroya ulaştı.
Ulusal güvenliğin kalkanı olarak kabul edilen Demir Kubbe, Davut Sapanı ve Ok füzeleri gibi savunma sistemleri, aynı zamanda Avrupa ve Asya'ya ihraç edilen önemli kalemler olup, küresel silah pazarını yeniden şekillendiriyor.
Tarım sektöründe, damla sulama ve akıllı tarım teknolojilerinin uygulanması sayesinde İsrail yüksek verimlilik elde etmiş ve Afrika ve Asya'ya gelişmiş tarım çözümleri ihraç etmiştir. 2020 yılında BAE ve Bahreyn ile imzalanan İbrahim Anlaşmaları'nın ardından İsrail, enerji, finans ve inovasyon alanlarındaki ekonomik iş birliğini genişleterek Orta Doğu'da önemli bir ekonomik ortak olma rolünü pekiştirmiştir.
Bölgesel çatışmaların baskısına rağmen İsrail, esnek mali politikaları ve sağlam teknolojik altyapısı sayesinde istikrarlı ekonomik büyümesini sürdürüyor.
İsrail'in ekonomik gücü, askeri kabiliyetleri ve savunma teknolojisinden ayrılamaz. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), 2024 yılında savunma bütçesinin %65 artarak 46,5 milyar dolara ulaşması beklenen iyi bir donanıma sahiptir.

İsrail'in yüzde 90'ın üzerinde bir engelleme oranına sahip olduğunu iddia ettiği Demir Kubbe füze savunma sistemi, Davut Sapanı ve Ok sistemleriyle birlikte Hamas, Hizbullah ve diğer İran vekilleriyle yaşanan çatışmalarda etkili olduğunu kanıtladı.
İsrail, Haziran 2025'te Yükselen Aslan Harekâtı kapsamında İran'ın nükleer ve askeri tesislerine büyük bir hava saldırısı düzenledi. Demir Kubbe ve Demir Işın lazer hava savunma sistemi de dahil olmak üzere çok katmanlı savunma sistemi, İsrail'in İran'ın misilleme füzelerinin çoğunu etkisiz hale getirmesine ve Tel Aviv gibi ekonomik merkezleri korumasına yardımcı oldu.
Mossad ve Unit 8200'ün istihbarat yetenekleri, elektronik harp teknolojisiyle birleşince İsrail'in Lübnan, Suriye ve Yemen'de İran'a bağlı güçleri alt etmesine, bölgesel güvenliği güçlendirmesine ve ekonomik varlıkları korumasına yardımcı oldu.
Bu askeri güç, bölgeyi korumakla kalmayıp aynı zamanda savunma teknolojisi ihracatını da teşvik ederek ekonomi için büyük bir gelir kaynağı yaratıyor. Hindistan, Singapur ve Avrupa ile yapılan silah ihracat sözleşmeleri, askeri teknolojinin ekonomik avantaja dönüştürülebileceğinin kanıtıdır.
Canlı bir teknoloji ekosistemine sahip "Startup Ulusu"ndan silah ve tarım çözümleri ihraç eden bir güç merkezine dönüşen İsrail, yalnızca Orta Doğu ekonomisini şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel finans ve teknoloji piyasalarına da önemli katkılarda bulunuyor.
Bölgesel çatışmalara rağmen İsrail, bilgi temelli ekonomisi, ileri teknolojisi ve üstün askeri gücüyle konumunu korumuştur.


Kaynak: https://vietnamnet.vn/kinh-te-israel-manh-den-dau-giua-khoi-lua-trung-dong-2412170.html






Yorum (0)