(CLO) OpenAI ve MIT Media Lab'ın yeni araştırmasına göre, ChatGPT'yi sık kullanan kişilerin daha yalnız, yapay zeka aracına duygusal olarak daha bağımlı ve gerçek hayatta daha az sosyal ilişkiye sahip olma eğiliminde oldukları belirtiliyor.
ChatGPT ile yaklaşık 40 milyon etkileşimden elde edilen veriler, ChatGPT ile bireysel olarak sohbet eden kişilerin genellikle kendilerini daha yalnız hissettiklerini gösteriyor. Çalışmalar ayrıca şu önemli soruyu da gündeme getiriyor: Sohbet robotu kullanıcıların kendilerini daha yalnız hissetmelerine mi neden oluyor, yoksa yalnız insanlar aslında yapay zekadan bağlantı mı arıyorlar?
İllüstrasyon fotoğrafı: Unsplash
Çalışma iki bölümden oluşuyordu. Birinci çalışmada, bilim insanları yaklaşık 40 milyon ChatGPT konuşmasından elde edilen verileri analiz etti ve 4.076 kullanıcıya aracı kullanırken hissettikleri hakkında anket uyguladı. Sonuçlar, yapay zeka ile daha fazla zaman geçirenlerin kendilerini daha yalnız ve ona daha bağımlı hissetme eğiliminde olduklarını gösterdi.
İkinci çalışmada, MIT Medya Laboratuvarı yaklaşık 1000 katılımcıyı dört haftalık bir deneye davet etti. Her gün, en az beş dakika boyunca ChatGPT ile etkileşim kurmaları ve ardından yalnızlık düzeylerini, sosyal etkileşimlerini ve sohbet robotuna olan bağımlılıklarını değerlendiren bir anket doldurmaları gerekiyordu.
Sonuçlar, 4 hafta sonra kadın kullanıcıların erkek kullanıcılara kıyasla diğerleriyle daha az etkileşimde bulunduğunu gösterdi. Özellikle, ChatGPT ile cinsiyet ayrımı gözetmeyen ses modunu kullanarak sohbet edenlerin, yalnızlık ve chatbot'a duygusal bağımlılık düzeylerinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu tespit edildi.
Başlangıçta araştırmacılar, sesli sohbet botlarının yalnızlığı azaltmada metin tabanlı sohbet botlarından daha etkili olduğunu buldular. Ancak kullanım sıklığı arttıkça bu etki giderek ortadan kayboldu.
Bu bulgular, MIT Medya Laboratuvarı'nın 2023'te yaptığı ve yapay zekâ sohbet botlarının kullanıcıların duygularını yansıtma eğiliminde olduğunu gösteren önceki bir çalışmayla tutarlıdır. Kullanıcılar mutlu bir ruh haliyle mesaj gönderirse, sohbet botu daha olumlu bir şekilde yanıt verir ve bunun tersi de geçerlidir.
Surrey Üniversitesi İnsan Odaklı Yapay Zeka Enstitüsü Direktörü Dr. Andrew Rogoyski, insanların yapay zekayı duyguları olan bir varlık olarak algılama eğiliminde olduğunu ve bu durumun sohbet robotlarıyla yapılan konuşmaları psikolojik olarak tehlikeli hale getirdiğini belirtiyor.
Yapay zekâya çok fazla güvenmeyi "uzun vadeli etkileri bilinmeden yapılan beyin ameliyatına" benzetti ve olumsuz etkilerinin sosyal medyadan bile daha ciddi olabileceği konusunda uyardı.
Oxford Üniversitesi'nde araştırmacı olan Dr. Theodore Cosco, bu çalışmanın chatbot'ların kötüye kullanımı konusunda önemli endişeler uyandırdığını, ancak aynı zamanda birçok fırsat da sunduğunu düşünüyor. Yapay zekanın, kendini yalnız hisseden insanları desteklemede olumlu bir rol oynayabileceğini, ancak günlük yaşamda gözetim ve dikkat gerektirdiğini savunuyor.
Surrey Üniversitesi'nde kültürlerarası iletişim uzmanı olan Dr. Doris Dippold, sohbet robotlarına olan bağımlılığın, kullanıcıların başkalarıyla doğrudan etkileşim kurmak yerine bilgisayarlarına veya telefonlarına "bağımlı" kalmalarından mı kaynaklandığını sorguluyor. Ya da belki de tam olarak yapay zekayla etkileşim, insanların daha fazla bağlantı kurma arzusunu tetikliyor.
Henüz kesin sonuçlara varılmamış olsa da, bu çalışma yapay zekanın insan yaşamı üzerinde, özellikle duygular ve sosyal ilişkiler açısından önemli bir etkiye sahip olduğunu vurgulamaktadır.
Hoai Phuong (Guardian ve Fortune'a göre)
[reklam_2]
Kaynak: https://www.congluan.vn/nguoi-dung-chatgpt-nhieu-co-xu-huong-co-don-hon-post340148.html






Yorum (0)