İngiltere'nin kuzeybatısındaki Edgworth'te, kuraklık nedeniyle göl yatağı kurudu ve çatladı. (Fotoğraf: AFP/VNA)
Bilim insanlarına göre, 2002'den beri Dünya'nın kıtaları, esas olarak iklim değişikliği, aşırı yeraltı suyu çekimi ve uzun süren kuraklıklar nedeniyle benzeri görülmemiş şiddetli kuraklıklar yaşıyor.
Bu durum, Kuzey Yarımküre'de kıtasal ölçekte dört "aşırı kurak" bölge oluşturarak su güvenliği, gıda güvenliği ve küresel istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Araştırma ekibine göre, kurak arazilerin alanı her yıl Kaliforniya eyaletinin büyüklüğünün iki katına eşdeğer bir oranda genişliyor.
Kurak bölgelerdeki artış hızı, diğer bölgelerdeki ıslanma hızını çok geride bırakarak yüzyıllardır süregelen hidrolojik düzenleri tersine çeviriyor.
Şok edici bir bulgu şu ki, su kaybının %68'i yeraltı sularından kaynaklanıyor ve bu kayıp tek başına Grönland ve Antarktika'daki tüm buz erimesinin toplamından daha fazla deniz seviyesinin yükselmesine katkıda bulunuyor.
Arizona Eyalet Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Okulu'nda profesör ve çalışmanın baş yazarı Jay Famiglietti şunları söyledi: “Kıtalar kuruyor, tatlı su kaynakları azalıyor ve deniz seviyeleri hızla yükseliyor. Bu kritik bir an; küresel su güvenliğini sağlamak için acil eyleme ihtiyacımız var.”
ABD ve Almanya tarafından işletilen GRACE ve GRACE-FO uydularından elde edilen 22 yılı aşkın veriye dayanarak yapılan çalışma, dört aşırı kuraklık bölgesini belirledi: Güneybatı Kuzey Amerika ve Orta Amerika – Los Angeles, Phoenix ve Mexico City gibi birçok önemli tarım üretim alanını ve şehri etkiliyor; Alaska ve Kuzey Kanada – Alaska ve Britanya Kolombiyası'ndaki buz erimesini ve Saskatchewan'daki tarım alanlarını içeriyor; Kuzey Rusya – son on yılda donmuş toprak ve kar erimesinin özellikle şiddetli olduğu bölge; ve Kuzey Afrika-Orta Doğu-Avrupa-Asya bölgesi: Kazablanka'dan Kuzey Çin'e uzanan, birçok büyük şehri (Paris, Tahran, Pekin) ve Ukrayna, Hindistan ve Çin gibi önemli gıda üretim bölgelerini kapsıyor.
Özellikle 2014-2015 yılları arasında, "süper El Niño" olarak kabul edilen dönemde, kıta genelindeki kuraklık oranı keskin bir şekilde artarak küresel buz erime hızını bile geride bıraktı. Ayrıca bu noktadan itibaren, iki yarım küre arasındaki kuru ve ıslak alanların konumları değişti ve büyük bir iklim değişikliğinin işaretleri görüldü.
Çalışmanın baş yazarı Hrishikesh A. Chandanpurkar şu uyarıda bulundu: "Binlerce yıldır biriken yeraltı suyu ve buzdan oluşan kadim 'güven fonunu', elverişli hava koşullarında yenilemeden israf ediyoruz. Bu, 'tatlı su iflasına' giden yoldur."
Çalışma, yeraltı suyu yönetimine ilişkin küresel politikaların, uluslararası işbirliğinin ve uzun vadeli izleme verilerine yapılan yatırımların önemini vurgulamaktadır.
Yazarlar, yeraltı suyu tükenmesini azaltmak, kalan tatlı su kaynaklarını korumak ve su kıtlığı ile kıyı taşkınlığı risklerine uyum sağlamak için acil önlem alınması çağrısında bulunuyor.
Rapor ayrıca, küresel tatlı su krizine pratik çözümler önermeyi amaçlayan Dünya Bankası'nın yakında yayınlanacak önemli bir çalışmasına da katkıda bulunacak.
VNA'ya göre
Kaynak: https://baothanhhoa.vn/bao-dong-khung-hoang-nuoc-ngot-toan-cau-nghiem-trong-hon-ca-bang-tan-256251.htm






Yorum (0)