(CLO) Yıllar boyunca bilim insanları ve gökbilimciler Güneş Sistemi'nde 9. bir gezegenin varlığına dair sayısız hipotez ve spekülasyon ortaya attılar.
Dokuzuncu Gezegen'in varlığını doğrulamada bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, özellikle bazı araştırmacıların gezegenin ilkel bir kara delik olabileceğine inanması nedeniyle, çok şey hala belirsizliğini koruyor.
Neptün'ün ötesinde, bilinmeyen büyük bir gezegenden etkileniyor gibi görünen birkaç küçük cismin garip yörüngeleri, dokuzuncu bir gezegen hakkındaki teorilere yol açtı. Ancak bilim insanları ancak yakın zamanda şaşırtıcı bir cevap buldu: Sözde dokuzuncu gezegen gerçek bir gezegen olmayabilir. Peki bu gezegen nedir?
İllüstrasyon: Uzay
Dokuzuncu Gezegenin Destekleyici Verileri: Bir Teoriden Daha Fazlası
Güneş Sistemi üzerine yapılan araştırmalar, Güneş'in sistemin merkezi olduğunun belirlenmesinden, Uranüs ve Neptün gibi uzak gezegenlerin keşfine kadar önemli ilerlemeler kaydetti.
Kuiper Kuşağı'nda görülen garip yörünge örüntüleri, dokuzuncu bir gezegen fikrini tetikledi. Güneş Sistemi'ndeki bilinen gezegenlerle açıklanamayacak kadar büyük, devasa bir şeyin kütle çekimi, donmuş cisim kümelerinden sorumlu gibi görünüyor. Bilim insanları, bu kütle çekim anomalisi nedeniyle uzak bir dokuzuncu gezegenin varlığına dair hipotezler öne sürdüler.
Mevcut modellere göre, Dokuzuncu Gezegen gerçekten varsa, Güneş'e Neptün'den 20 kat daha uzak ve Dünya'nın 5 ila 10 katı kütleye sahip olacaktır. Keşfi, Güneş Sistemi'nin ekseninin alışılmadık eğiminin yanı sıra Kuiper Kuşağı'ndaki anormallikleri de açıklayabilir. Ancak, doğrudan gözlemler yapılmadığı sürece, cismin doğası bir sır olarak kalmaya devam ediyor.
İlkel kara delikler hipotezi
Harvard'lı bir bilim insanları ekibi, Dokuzuncu Gezegen'in ilkel bir kara delik olup olmadığını belirlemek için yeni bir yöntem önerdi. Bu yöntem, kara deliğin kuyrukluyıldızları veya diğer uzak cisimleri yutmasının neden olduğu olağandışı patlamaların işaretlerini arayacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde güney gökyüzünü taramaya başlayacak olan Şili'deki Vera C. Rubin Gözlemevi'nin bu tür olayların tespit edilmesine yardımcı olacağını umuyorlar.
İlkel kara delik teorisi rahatsız edici bir fikir ortaya atıyor: Dokuzuncu Gezegen aslında bir gezegen değil, bir kara delik olabilir. Büyük Patlama'dan kısa bir süre sonra oluştuğu düşünülen bu kara delikler, çöken yıldızların oluşturduğu kara deliklerden çok daha küçük, ancak kütleleri muazzam.
Dokuzuncu Gezegen gerçekten varsa, hatta ilkel bir kara delik bile olsa, astronomi açısından çok kapsamlı etkileri olacaktır. Bu keşif, yalnızca güneş sistemimizin oluşumunu daha iyi anlamamıza yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda evrenin en büyük gizemlerinden biri olan karanlık madde hakkında da ipuçları sağlayabilir.
Ancak Güneş Sistemi'nde küçük bir kara deliğin keşfi, Güneş Sistemi'ndeki gezegenleri ve nesneleri etkileyebilecek uzun vadeli kütle çekim etkileri hakkında da soruları gündeme getiriyor.
Dokuzuncu Gezegen'in veya ilkel kara deliklerin varlığı hakkında henüz kesin bir sonuca varmak mümkün olmasa da, bu çalışmalar evreni keşfetmenin önemli bir parçası olacaktır. Araştırmalara devam etmek ve yeni bulguları güncellemek, Güneş Sistemi'ni ve oradaki tuhaf olayları daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Ngoc Anh (eldiario24'e göre, Uzay)
[reklam_2]
Kaynak: https://www.congluan.vn/hanh-tinh-thu-9-trong-he-mat-troi-cac-chuyen-gia-dang-kinh-hai-khi-phat-hien-ve-no-post328365.html






Yorum (0)