Rüzgar, gök gürültülü fırtına, yıldırım düşmesi ve türbülans uçaklarda sıkça karşılaşılan olaylardır. Ancak pilotlar, uçak ve yolcular için güvenlik risklerini en aza indirmek amacıyla fırtınalardan kaçınmaları konusunda her zaman bilgilendirilir ve eğitilirler.
Simple Flying'e göre bu makale, uçakların uçuş sırasında neden her zaman şiddetli hava koşullarından kaçınmaları ve şiddetli hava koşullarının etrafında veya etrafında uçmayı planlamaları gerektiğine dair bazı nedenler sunmaktadır.
Modern uçaklar fırtına ve diğer olumsuz hava koşullarında uçmak üzere tasarlanmıştır. Güçlü rüzgarlar uçağı gökyüzünden düşürmez ve şiddetli yağmur da gövdeye zarar vermez. Yıldırım da pek sorun teşkil etmez. Hatta Ulusal Hava Durumu Servisi'ne göre, ortalama bir ticari yolcu uçağı yılda bir veya iki kez yıldırım çarpmasına maruz kalmaktadır.

Uçaklar fırtınalardan korunmak için sık sık uçuş yaparlar.
Metal uçaklarda, gövde, elektriğin dışarıdan iletildiği bir Faraday kafesi görevi görür (Faraday kafesi, iç mekanı dış elektromanyetik alanlardan koruyan iletken malzemeden yapılmış bir kabuktur ve elektrik yüklerinin yalnızca iletkenin dış yüzeyinde bulunduğu ilkesine dayanır). Kompozit uçaklarda ise elektrik akışını yönlendirmek için iletken parçalar eklenmiştir. Kaza olasılığı çok düşük olsa da, uçaklar hem hafif hem de şiddetli fırtınalardan kaçınmak için rota belirler. Ayrıca, fırtına özellikle büyük veya beklenmedik olmadığı sürece, fırtınalardan kaçınmanın zor olmadığı da unutulmamalıdır.
Uçuş rotaları önceden planlanır ve beklenen hava koşulları dikkate alınır. Bu sayede, rotaya, uçuş sürelerine ve yakıt gereksinimlerine dahil edilecek belirli sorunlu bölgelerden kaçınılabilir. Uçak içi sistemler ayrıca pilotların yerel kötü hava koşullarından kaçınmasına yardımcı olur.
Fırtınalardan kaçınmanın en önemli nedenlerinden biri, uçuşu daha akıcı hale getirmektir. Güçlü rüzgarlar, uçağın hareketini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu durum, büyük ölçüde rüzgar hızındaki değişikliklerin neden olduğu havadaki türbülanstan kaynaklanır. Bu durum, kanatların yarattığı kaldırma kuvvetinin rüzgar hızı veya yönündeki değişikliklerle artıp azalmasıyla meydana gelir.
Bu yavaş gerçekleştiğinde, fark edilir etki minimumdur. Ancak fırtınalı koşullarda, kaldırma kuvvetinin ani değişimi kötü türbülansa neden olabilir. Kanatlar, darbeyi en aza indirmek için esneyecek şekilde tasarlanmıştır; ancak hepimiz hava koşullarının yine de kötü olabileceğini biliyoruz.

Uçakların fırtınalardan uzak durmasını sağlayan en önemli etken güvenliktir.
Güvenlik de büyük bir rol oynuyor. Öncelikle, uçaklar fırtınalara dayanıklı olacak şekilde tasarlanmış olsa da neden riske girelim ki? Potansiyel olarak şiddetli bir fırtınayla karşılaşma riskine girmektense, uçuşu kısa süreliğine yönlendirmek veya geciktirmek çok daha mantıklı. Quora'daki pilotların bazı ilginç tartışmaları bunu vurguluyor.
Fırtınaların dakikada 6.000 fitin üzerinde yükselen hava akımları üretebileceğini (standart tırmanma hızı dakikada 20.000 ila 3.000 fit iken) belirtiyorlar. Yıldırım çarpması olasılığı da hesaba katıldığında, bu durum uçağın sınırlarını zorlayabilir.
Yerde de güvenlik endişeleri mevcut. Fırtına etkileri genellikle düşük irtifalarda meydana gelir ve elbette kalkış ve inişleri ciddi şekilde etkileyebilir. Bu, önceden planlama yapmanın önemli olmasının bir başka nedenidir; eğer bir fırtınanın varış havalimanınıza ulaşma ihtimali varsa, uçuşlar gecikebilir veya hatta başka bir yere yönlendirilebilir.
Kaynak: https://thanhnien.vn/tai-sao-may-bay-van-tranh-bao-du-duoc-thiet-ke-de-chong-chiu-chung-185251112103354374.htm






Yorum (0)