Cep telefonları gerçekten beyni etkileyen dalgalar mı yayıyor?

sóng - Ảnh 1. — Telefonlar kullanıcıları etkileyen dalgalar yayıyor mu?

Cep telefonu dalgalarının beyni etkilemesi hikâyesi yeni değil, ancak tartışma konusu olmaya devam ediyor. Statik elektrik ve radyasyon korkularından nörolojik bozukluk söylentilerine kadar, kullanıcılar hâlâ bilimin kırılgan sınırları ile güvensizlik duygusu arasında sıkışıp kalmış durumda.

Cep telefonu dalgaları bilimsel açıdan

Cep telefonları, sinyalleri iletmek için kullanılan bir elektromanyetik radyasyon türü olan radyo dalgalarına dayanır. Bu dalgalar, iyonlaştırıcı olmadıkları, yani hücrelerdeki DNA'ya zarar verecek kadar enerjiye sahip olmadıkları için X ışınları veya gama ışınlarından farklıdır. Ancak, cihazı uzun süre başa yakın tutmak, yayılan enerjinin beyni etkileyip etkilemeyeceğini sorgulayan birçok kişiye yol açmıştır.

Cep telefonlarının yaygınlaşmaya başladığı 1990'ların sonlarından itibaren, radyasyon riskleri konusunda ilk uyarılar ortaya çıktı. Bazı küçük ölçekli çalışmalar, düzenli telefon kullanıcılarında nöroma oranında hafif bir artış olduğunu kaydetmiş olsa da, doğrudan bir bağlantı kanıtlanamadı. O dönemde medya, yaygın endişeleri körükleyerek telefonu kullanışlı ve tartışmalı bir ürün haline getirdi.

Uluslararası sağlık kuruluşlarının ihtiyatlı olunması yönündeki çağrıları ve uzun vadeli etkilerin değerlendirilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu belirtmesiyle endişeler arttı. Cep telefonlarından yayılan radyasyonun beyin fonksiyonlarını etkileyip etkilemediği sorusu onlarca yıldır çözümsüz kaldı.

Bilim konuştuğunda

Son yirmi yılda, cep telefonu radyasyonunun beyne zarar verip vermediği sorusuna cevap bulmak için bir dizi önemli çalışma yürütüldü. Bunlardan biri, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'nın (IARC) 13 ülkeyle iş birliği içinde yürüttüğü ve 2010 yılında duyurulan Interphone projesidir.

Sonuçlar, telefon kullanımının beyin tümörü riskini artırdığına dair net bir kanıt ortaya koymazken, aşırı sıklıkta telefon kullanan grupta daha yüksek risk belirtileri görüldü, ancak neden-sonuç ilişkisi kuracak kadar güçlü değildi.

ABD'de Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) de 20 yıldan uzun süredir beyin kanseri eğilimlerini takip ediyor ve cep telefonlarının yaygınlaşmasına paralel olarak önemli bir artış kaydedemedi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şu anda telefonlardan yayılan radyo dalgalarını, kahve veya turşu gibi "olası kanserojen" olarak sınıflandırıyor; bu da gerçek etkiyi belirlemek için daha uzun vadeli verilere ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor.

Genel olarak bilim camiası, cep telefonu dalgalarının düşük enerjili olduğu ve DNA'ya zarar verecek veya hücre mutasyonlarına neden olacak kadar güçlü olmadığı konusunda hemfikirdir. Ancak, uzun süreli maruz kalma ve yüksek sıklıkta kullanım, birçok uzmanın, hem dalga emilimini azaltmak hem de işitmeyi korumak için kullanıcıların başlarını uzun süre başlarına yakın tutmalarını proaktif olarak sınırlamalarını önermesine neden olmaktadır.

Daha güvenli hissetmek için doğru anlayın

Sağlık uzmanları, kullanıcıların endişelenmek yerine cep telefonu dalgalarının gerçek doğasını anlamaları gerektiğini söylüyor. Cihazın yaydığı radyo radyasyonu miktarı, vücudu etkileyebilecek seviyeden binlerce kat daha düşüktür. Çoğu cep telefonu modeli, piyasaya sürülmeden önce sıkı Özgül Soğurma Oranı (SAR) testlerinden geçmelidir.

Asıl endişe verici olan dalgalar değil, telefonu uzun süre aralıksız kullanma alışkanlığıdır. Ekrana uzun süre bakmak, geç saatlere kadar uyanık kalmak veya günlük bilgi bombardımanı sinir sistemini her türlü radyasyondan daha belirgin şekilde etkileyebilir.

Yıllar süren tartışmaların ardından, cep telefonu dalgalarının beynin "görünmez düşmanı" olmadığı, ancak insanların teknolojiyi belirli sınırlar içinde kullanması gerektiğini hatırlattığı ortaya çıktı.

THANH PER

Kaynak: https://tuoitre.vn/dien-thoai-co-that-su-phat-ra-song-gay-anh-huong-den-nao-20251106181921696.htm