Gerçekte, birçok öğretmenin öğrencileri sevgi ve sorumlulukla etkileyerek, hatalarını fark etmelerine, düzeltmelerine ve gelişmelerine yardımcı olarak çok hassas bir yaklaşım tarzı vardır. Ancak, pedagojik becerileri sınırlı, sorunları ele almada katı bir yaklaşım sergileyen ve öğrencilere zarar veren, ciddi sonuçlar doğuran disiplin cezaları uygulayan öğretmenler de hâlâ mevcuttur.
"Çocuğu cezalandır, ona şeker ve ödül ver" şeklindeki eski anlayış hâlâ eğitim sistemine nüfuz ediyor ve birçok insan, "acı verici bir dayağın çocuğun hayatını hatırlamasını sağlayacağına" ve çocuğun korkmasına ve tekrar suç işlememesine yardımcı olacağına inanıyor. Ancak gerçekte korku, karakteri beslemenin sürdürülebilir bir yolu olmamıştır.
15 Eylül 2025 tarihinde, Milli Eğitim ve Öğretim Bakanlığı, 1988 tarihli eski yönetmeliğin yerini alan, 31 Ekim 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 19/2025/TT-BGDDT sayılı Genelgeyi yayınladı. En dikkat çekici fark, yeni Genelge'nin şiddet içeren ve öğrencilerin onurunu aşağılayan disiplin biçimlerini tamamen ortadan kaldırması ve öğrencilerin gelişimi için eğitimsel ve insani disiplin ilkesini vurgulamasıdır.
Birçok öğretmen bunun önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyor; çünkü öğrenciler kaygı ve korkuyla okula giderlerse, sadece öğrenmeye olan ilgilerini ve olumlu duygularını kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda kolayca "güvenli çevrelerinden" çıkıp zehirli ortamlara ve kötü arkadaş gruplarına düşecekler. Tam tersine, sevilip saygı gördüklerinde, öğrenciler korkuyla değil, öz farkındalıkla hareket edeceklerdir.
Pozitif disiplin anlayışı yeni değildir. Özellikle, eğitim ve öğretimde temel ve kapsamlı inovasyona ilişkin 29-NQ/TW sayılı Karar'ın yürürlüğe girmesinden bu yana, eğitim sektörü hem içerik, öğretim yöntemleri ve davranışları hem de okullarda disiplin organizasyonu açısından inovasyona odaklanmıştır.
Pozitif disiplinin ilkelerinden biri, öğrencilerin hata yapmalarına izin verilmesidir, çünkü herkes hatalarından ders çıkarır. Önemli olan, öğretmenlerin hataları öğrenme fırsatlarına nasıl dönüştürdükleridir. Disiplin cezası vermeden önce, tıpkı bir doktorun hastalığı tedavi etmek için doğru teşhis koyması gerektiği gibi, öğretmenlerin de temel nedeni bulmaları gerekir.
Bir öğretmen şöyle dedi: "Gülümsemeyi, sabırlı olmayı ve daha çok dinlemeyi öğrendim. Bazen sadece küçük bir soru: 'Bugün üzücü bir şey var mı?' veya bir öğrenciye gönderilen bir doğum günü mesajı, öğrencinin önemsendiğini hissetmesini ve öğrenmeye karşı tutumunu değiştirmesini sağlamak için yeterli oluyor.
Öğrenciler hassastır, resmi ceza ile samimi duygular arasındaki farkı ayırt edebilirler. Öğretmenler adil ve nazik olduğunda, öğrenciler de onları takip eder. Öğretmenler nasıl dinleneceğini bilirse, öğrenciler de kalplerini açar. Böylece disiplin, sevgi ve öz farkındalık temeline oturtulur.
Elbette bakış açılarını değiştirmek kolay değildir; değiştirmek ama bunu etkili bir şekilde yapmaya kararlı olmak daha da zordur. Bu, sabır, zaman ve birçok tarafın fikir birliğini gerektirir. Her öğretmenin değişime hazır bir zihniyete sahip olması, dinleme becerilerini, anlayışı ve durumları adil ve insani bir şekilde ele alma pratiği yapması gerekir.
Eğitim yetkilileri ve okul yöneticileri, öğretmenlerin olumlu disiplini etkili bir şekilde uygulayabilmeleri için tüm eğitim ve destek koşullarını oluşturmalıdır. Daha da önemlisi, okulların öğrencilerin davranış ve psikolojilerindeki zorlukları ortaklaşa yönlendirmek ve çözmek için velilerle yakın iş birliği içinde olması gerekmektedir.
Bir öğretmenin disiplin kararı, kişinin yaşam boyu gelişimini etkileyebilir. Bu nedenle, disiplin sevgiden gelmeli ve öğrencilerde ilerleme ve kendilerini geliştirme arzusu uyandırmalıdır. Öğretmenler dinleyecek ve hoşgörülü olacak kadar insancıl ve ilkeleri savunacak kadar kararlı olduklarında, disiplin artık bir korku değil, öğrencilerin büyümeyi öğrenmeleri için bir fırsat olacaktır.
Kaynak: https://giaoducthoidai.vn/truong-thanh-tu-yeu-thuong-va-ton-trong-post749644.html






Yorum (0)