
Sonbahar olarak adlandırılsa da, Da Lat'ta sadece iki mevsim olduğu için (yağmurlu mevsim ve kurak mevsim) mevsimlere göre gelmiyor gibi görünüyor.

Sonbahar, güneş ışınlarının artık çok yakıcı olmadığı ve yağmur mevsiminin yeni sona erdiği bir dönemde gelir. Sonbahar, yazın bunaltıcı sıcağını hafifleten, ancak insanı üşütmeyen hafif esintiler getirir.

Da Lat'ta sonbahar, şehrin minyatür bir versiyonu gibi sessiz ve huzurludur. Bu dinginlik, göze çarpan her şeyin inanılmaz derecede yumuşak görünmesini sağlar, insanın kalbinin daha sakin, daha romantik olmasına ve sonbaharın incelikli güzelliğini sessizce takdir etmesine olanak tanır.

Eğer çok gürültülü veya turist kalabalığı olmayan bir Da Lat'ı seviyorsanız, sonbahar, doğanın cömertçe bahşettiği huzurlu bir Da Lat'ı keşfetmek için mükemmel bir zamandır. O günlerde güneş ışığı hafifçe dalgalanan gölün üzerine vurur, her şey tam kıvamındadır; kalbinizi huzurla dolduracak kadar güneş ışığı ve esinti vardır.

Sabahın erken saatlerinde, yaprakların üzerinde hâlâ çıtır çıtır çiğ damlaları varken, sokaklar ıssızdır ve sadece hafif sonbahar esintisi usulca eser.

Şu sıralar sokaklarda çok sayıda sarı yaprak dökülüyor. Her sabah sisli sokaklar ve her öğleden sonra benekli güneş ışığı, zaten çok huzurlu olan sonbaharın tipik kırmızı ve sarı renklerine bürünerek daha da romantik bir hal alıyor.
Eğer sonbahara aşık olduysanız, bu şehrin yollarının sakin, zarif, romantik ve huzurlu güzelliğine kesinlikle daha da çok bayılacaksınız.

Sonbahar gelir ve geçer, ardında bir hüzün ve pişmanlık duygusu bırakır, ardından bir sonraki mevsimin gelmesi için beklenti gelir. Da Lat'ta sonbahar, tıpkı toprağın kendisi gibi sessiz ve sakindir.
Fotoğraf: Josephine Huong Giang
Miras Dergisi










Yorum (0)