Teknik çözümlerden estetik ifadelere
Son yıllarda, otomotiv endüstrisi otomobillerin ön tasarım dilinde belirgin bir değişime tanık oldu. Geleneksel yekpare far grubu yerine, ince LED gündüz farları (DRL) yüksekte konumlandırılmış, ana aydınlatma grubu (kısa ve uzun far) ise genellikle ön tamponda gizlenecek şekilde daha alçakta konumlandırılmış giderek daha fazla model piyasaya sürülüyor. Bu, SUV'lardan sedanlara ve hatta station wagon'lara kadar yayılan ayrı far trendinin bir yansıması.
Bu tasarım, başlangıçta LED teknolojisinin teknik gerekliliklerinden yola çıkılarak tasarlanmıştı. Gündüz farları ile ana farların ayrılması, her bir grubun performansını optimize etmekle kalmıyor, aynı zamanda tasarımcılara neredeyse sınırsız bir yaratıcılık alanı da sunuyor. Gündüz farları şeritleri artık keskin "kaşlar" şeklinde şekillendirilebiliyor ve ana farlar açık olmasa bile araç için benzersiz bir ışık imzası oluşturuyor.

Ferrari Purosangue yüksek performanslı SUV, büyük hava girişlerinin üzerindeki ince, neredeyse görünmez ışık şeridiyle bu dilin tüm potansiyeliyle kullanılmasının en iyi örneğidir. Bu arada, Hyundai gibi daha ana akım markalar, Kona ve Tucson ile C-Xperience konseptini takip eden C5 X'i ile Citroën gibi bu tasarım etrafında yepyeni marka kimlikleri oluşturdular.
Işık marka kimliğine dönüştüğünde
Teknik amacının ötesinde, bölünmüş farlar hızla etkili bir marka aracı haline geldi. Yeni Lancia Ypsilon, markanın geleneksel sembolü olan "kadeh" motifli, yüksekte konumlandırılmış bir LED şeritle donatılırken, gerçek farlar altta gizli. Tasarımcılar böylece yeni bir görsel dil oluşturdu: ışık keskin, modern ve kendine özgü bir karaktere sahip.

Ayrıca, Volkswagen ID.4 , Cupra Tavascan veya yeni Smart modellerinde olduğu gibi, birçok üretici araç gövdesinin genişliği boyunca kesintisiz LED şeritlerle vurgular yaratıyor. En cüretkâr ifadelerden biri Tesla Cybertruck'tan geliyor: Kaputun tüm genişliği boyunca tek bir yatay LED şerit uzanırken, farlar altta gizlenerek tüm geleneksel tasarım standartlarına meydan okuyor.
Elektrikli otomobil dönemi ve ızgaranın ölümü
Bu trendin yükselişi, otomotiv endüstrisinin elektriklenmesiyle yakından bağlantılı. İçten yanmalı motorların yerini elektrik motorları aldıkça, motoru soğutmaya yarayan geleneksel radyatör ızgarası giderek gereksiz hale geliyor. Bu durum, aracın ön kısmını teknik kısıtlamalardan tamamen kurtararak, kişiliği ve marka kimliğini ifade eden bir aydınlatma "tuvaline" dönüştürüyor.

Ferrari, yeni süper otomobillerinde ön farları koyu renkli bir şeritle birbirine bağlanan ince bir kümeyle donattı. Bu detay, ikonik Ferrari 365 GTB/4 Daytona'dan ilham alarak hem aerodinamik verimliliği hem de markanın kimliğini koruyor. Audi Q6 e-tron ve BMW i7 gibi diğer lüks otomobil üreticileri, görsel deneyimi zenginleştiren, karmaşık dinamik efektler uygulayabilen parlayan mücevherler gibi ultra ince LED modülleriyle deneyler yapıyor.

Işık - Geleceğin tasarım dili
Geleneksel farların merkez konumundan uzaklaşmasıyla, aracın ön kısmı artık yalnızca aydınlatma teknolojisini barındıran bir yer değil, kişiliğin bir göstergesi haline geldi. Işık artık yalnızca teknik bir detay değil, bir izlenim yaratan ve izleyicide duygular uyandıran bir iletişim aracı haline geldi. BMW i Vision Dee gibi öncü konsept otomobiller, otomotiv aydınlatmasının geleceğinin tamamen etkileşimli bir LED panel olabileceğini gösteriyor.
Çin'de HiPhi, Xpeng ve BYD gibi otomobil üreticileri, gerçek yaşam koşullarına göre şekil ve renk değiştirebilen ve mesajlar görüntüleyebilen aydınlatma teknolojilerini test etmede de ön saflarda yer alıyor. Yuvarlak "gözlerden" sofistike ışık şeritlerine kadar otomotiv endüstrisi uzun bir yol kat etti. Her şeyin daha modern ve akıllı hale geldiği elektrikli araç çağında, aydınlatma otomobilin yeni "yüzü" haline geldi.
Source: https://baonghean.vn/den-pha-tach-roi-xu-huong-dinh-hinh-thiet-ke-oto-tuong-lai-10308540.html
Yorum (0)