
Piyasa duyarlılığına, ticaret gerginlikleri, ABD bankacılık sektöründeki karışıklıklar ve ABD hükümetinin kapanması nedeniyle ekonomik veri eksikliğine ilişkin endişeler hakim oldu.
17 Ekim'deki işlem seansının sonunda, doların altı ana para birimine karşı gücünü ölçen USD endeksi, %0,17'lik hafif bir artışla 98,43'e yükseldi. Ancak, tüm hafta boyunca bu endeks yaklaşık %0,43 oranında gerileyerek Temmuz 2025 sonundan bu yana en sert haftalık düşüşü kaydetti.
Dolar, diğer para birimleri karşısında Japon yeni karşısında 150,49 yen seviyesinde yatay seyretti, ancak yine de haftalık düşüş kaydetti. Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda'nın bu ay faiz artırımına yol açabilecek faktörleri değerlendirmesinin ardından yenin gücü arttı.
Euro, Cuma günü yüzde 0,17 düşüşle 1,16678 dolara geriledi, ancak ortak Avrupa para birimi, dolar karşısında dokuz haftanın en güçlü haftalık kazanımını kaydetti.
Genel olarak döviz piyasası son bir haftada ekonomik veri etkilerinden ziyade risk faktörlerinin etkisiyle dalgalı bir seyir izledi.
Göz ardı edilemeyecek ilk etken, ABD hükümetinin 17 gün boyunca kapalı kalması ve haftalık işsizlik başvuruları ve istihdam rakamları gibi önemli ekonomik raporların gecikmesine yol açması nedeniyle oluşan uzun süreli belirsizliktir. Bu durum, yatırımcıların ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) "sınırlı görüş" koşullarında faaliyet göstermesine neden olmaktadır.
Bu ortamda, ABD-Çin ticaret gerginliği bir kez daha tırmandı. ABD Başkanı Donald Trump, Çin mallarına %100'e varan ek gümrük vergileri önerisinin "sürdürülemez" olduğunu söyledi, ancak müzakerelerdeki son çıkmazdan Pekin'i sorumlu tuttu. Ancak daha sonra, iki hafta içinde Güney Kore'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşeceğini doğrulayarak durumu yumuşatmaya çalıştı.
Yeni riskler
ABD bankalarının 15-16 Ekim tarihlerinde sadece iki günde Fed'in Daimi Repo Fonu'ndan (SRF) yaklaşık 15 milyar dolar borçlanmasının ardından, ABD kredi piyasasına ilişkin endişeler bu hafta yeni bir risk faktörü olarak ortaya çıktı. Bu, COVID-19 pandemisinden bu yana en büyük krediydi ve ABD bölgesel bankacılık sisteminin istikrarı hakkında soru işaretleri yarattı.
Bu arada, önemli ekonomik verilerin olmamasına rağmen, Fed'in daha fazla faiz indirimi yapacağına dair beklentiler arttı. Londra Borsası'ndan (LSEG) alınan veriler, piyasanın 2025 sonuna kadar toplam 51 baz puanlık faiz indirimine güvendiğini gösteriyor. Bu oran, haftanın başındaki 44 baz puandı.
Önümüzdeki hafta piyasaların çok daha hareketli olması bekleniyor; bir dizi önemli ekonomik olay ve finansal rapor bekleniyor.
ABD'de kazanç sezonu, Tesla, Netflix, Procter & Gamble (P&G) ve Coca-Cola gibi büyük şirketlerin sonuçlarıyla tüm hızıyla devam edecek. Federal hükümetin kapanmasının devam etmesine rağmen, Eylül 2025 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) raporu, yasa gereği yayınlanmaya devam edecek. Uzmanlar, ABD TÜFE'sinde hafif bir artış öngörüyor, ancak bu durum Fed'in bu ayın ilerleyen günlerinde faiz oranlarını düşürmesini engellemeyecek.
Çin'de önümüzdeki hafta, ekonominin gidişatını şekillendirecek 15. Beş Yıllık Plan'ın (2026-2030) görüşüleceği Merkez Komitesi 4. Plenumu ile önemli bir hafta olacak. Ayrıca, üçüncü çeyrek GSYİH büyümesi, perakende satışlar ve sanayi üretimi gibi bir dizi önemli ekonomik veri açıklanacak.
Yatırımcılar ayrıca Japonya Merkez Bankası'nın 30 Ekim'deki faiz kararı öncesinde iki önemli faktör olan Japonya'nın ticaret ve enflasyon verilerini de yakından takip edecek.
Kaynak: https://baotintuc.vn/thi-truong-tien-te/dong-usd-chiu-ap-luc-tu-cang-thang-thuong-mai-va-rui-ro-ngan-hang-tai-my-20251018093007929.htm






Yorum (0)