AB, birlik genelinde finansal denetimin artırılmasını öneriyor.

Avrupa Birliği, bu ayın başlarında sermaye piyasalarının gelişimini teşvik etmek amacıyla bir dizi önlem paketi sundu; bu önlemler arasında Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Ajansı'na (ESMA) daha geniş denetim yetkileri verilmesi de yer alıyordu. Bu öneri, finans çevrelerinde ve Avrupa gazetelerinde hemen iki zıt görüşe yol açtı.

10 yılı aşkın süredir üzerinde çalışılan "Sermaye Piyasası Birliği" projesini sonuçlandırma çabası kapsamında, Avrupa Komisyonu yakın zamanda blok düzeyinde finansal denetimi güçlendirmeye yönelik bir öneriyi gündeme getirdi.

Fransız gazetesi Le Monde, "Avrupa Tek Bir Mali Polis İstiyor" başlıklı makalesinde bir dizi soruna dikkat çekiyor: Avrupa finans piyasaları oldukça parçalanmış durumda ve bloğun piyasa değeri GSYİH'nin yalnızca %73'ünü oluşturuyor. Buna karşılık, ABD'de bu oran %270. Projenin savunucularına göre, bu durum işletmelerin sermayeye erişimini azaltıyor, Avrupa'nın rekabet gücünü düşürüyor ve yeniden silahlanmanın ve AB'nin ekolojik geçişinin finansmanını yavaşlatıyor.

Alman gazetesi Die Welt, yeni yayımlanan metnin, sınır ötesi kilit kuruluşlar üzerindeki düzenleyici yetkinin Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi'ne (ESMA) devredilmesini dikkate aldığını belirtiyor. Bu kuruluşlar arasında çeşitli borsalar, tüm kripto para hizmet sağlayıcıları ve menkul kıymet saklama kuruluşları yer alabilir.

Komisyonun önerisi, değerlendirilmek üzere Avrupa Parlamentosu ve üye devletlere sunulacak. Birçok Avrupa Parlamentosu üyesinden ve Fransa gibi bazı büyük ülkelerden gelen ilk geri bildirimler olumlu olsa da, Lüksemburg öncülüğündeki bazı ülkeler henüz onaylamadı. Bu ülke, ortak denetim modelinin hantal bir bürokrasi yaratabileceğini, maliyetleri artırabileceğini ve piyasa esnekliğini azaltabileceğini savunuyor.

Lüksemburg, küçük boyutuna ve nüfusuna rağmen, toplamda 7,3 trilyon Euro'yu aşan çok sayıda yatırım fonunu yönetmektedir. Sadece finansal hizmetler sektörü bile ülkenin GSYİH'sının dörtte birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, Lüksemburg'un Avrupa Komisyonu'nun merkezi finansal denetim önerisine karşı çıkması anlaşılabilir bir durumdur. Bununla birlikte, ilginç bir şekilde, Lüksemburg'un en uzun süre görev yapan eski Başbakanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Komisyonu Başkanlığı döneminde "AB için bir Sermaye Piyasası Birliği" kurma sözü vermişti.

Lüksemburg'un tutumu, ulusal çıkarlar, özerklik ihtiyacı ve finansal gücünün korunması ile Avrupa'nın piyasaları bütünleştirme ve bloğu güçlendirme ortak hedefi arasındaki temel bir çatışmayı yansıtmaktadır. İrlanda, Malta ve Kıbrıs gibi sınır ötesi sermaye akışlarına büyük ölçüde bağımlı olan diğer birçok ülke de bu görüşü paylaşmaktadır. Bu gerçeklik, Avrupa Birliği'nin tek sermaye piyasası projesinin gecikme veya kısmi uygulama riskiyle karşı karşıya kalmaya devam ettiği anlamına gelmektedir.

Yorum (0)