40 yıllık reform sürecine dayanarak, sosyalist yönelimli piyasa ekonomisinde devlet işletmelerinin (KÖE) temel rolünün daha kapsamlı bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. KÖE'ler yalnızca makroekonomik istikrarı sağlayan hayati bir maddi güç olmakla kalmayıp, aynı zamanda kalkınmayı düzenleyen ve yönlendiren, bağımsız ve kendi kendine yeten bir ekonominin pekiştirilmesine katkıda bulunan ve küresel entegrasyon sürecinde sosyalist yönelimi koruyan araçlardır.
Bağımsız ve kendi kendine yeten bir ekonomi ve devlet işletmelerinin kilit rolü.
Mevcut küresel ve bölgesel ortam hızla değişiyor, karmaşık ve tahmin edilmesi zor. Büyük güçler arasındaki stratejik rekabet, ekonomik ve ticari çatışmalar, dijital ve yeşil dönüşümlerin yanı sıra geleneksel olmayan güvenlik sorunları, küresel ekonomik ortamı derinden değiştiriyor.
Bu bağlamda Vietnam, entegrasyon ve bölünme olmak üzere iki eğilimle aynı anda karşı karşıya kalmaktadır; iş birliğini genişletirken aynı zamanda parçalanma ve bağımlılık riskiyle de yüzleşmektedir.
Partimiz şu hususları açıkça belirlemiştir: Kalkınma politikaları ve stratejilerinin oluşturulmasında bağımsızlık ve özgüvenin korunması; güçlü Vietnam işletmelerinin ekonominin çekirdeğini oluşturması; temel dengelerin sağlanması ve ulusal ekonomik güvenliğin korunması.
Bu, yalnızca teorik bir gereklilik değil, aynı zamanda günümüzdeki derin entegrasyon ve şiddetli rekabet ortamında pratik bir zorunluluktur.
Sosyalist yönelimli piyasa ekonomisi modelinde, devlet işletmeleri, devletin piyasayı düzenleme, istikrara kavuşturma ve yönlendirme rolünü yerine getirmesi için önemli bir maddi araçtır.
Kendi kendini düzenleyen bir piyasa ekonomisi en ideal model değildir; piyasa kusurlarının üstesinden gelmek, sürdürülebilir kalkınmayı ve sosyal eşitliği sağlamak için devletin proaktif ve etkili müdahalesi şarttır.
Dolayısıyla, devlet işletmeleri (KÖE'ler) sadece ekonomik bir misyon taşımakla kalmaz, aynı zamanda özel bir sosyo-politik fonksiyona da sahiptir. Covid-19 pandemisi gibi krizler sırasında, KÖE sektörü bütçe yükünü paylaşarak, tedarik zincirlerini güvence altına alarak, fiyatları istikrara kavuşturarak, temel üretimi sürdürerek ve özel sektörün yapamadığı veya yapmak istemediği kamu hizmeti görevlerini yerine getirerek bir "tampon" rolü oynamıştır. Bu durum, KÖE'lerin makroekonomik istikrarı ve sosyal refahı korumada en sadık ve etkili güç olarak konumunu teyit etmektedir.
Bağımsız ve kendi kendine yeten bir ekonomi inşa etmek, izolasyon veya kendi kendine yeterlilik anlamına gelmez; aksine, proaktif entegrasyon ve ulusal kapasiteleri güçlendirmek için dış kaynaklardan yararlanma anlamına gelir.
Bağımsız ve kendi kendine yeten bir ekonomi, son derece rekabetçi ve küresel dalgalanmalara karşı dirençli olmalıdır. Devlet işletmeleri (KÖE'ler), bu yapının "istikrar sağlayan temelleri" ve Vietnam ekonomisi için sağlam bir içsel kapasite oluşturmada öncü güçtür.
Ekonominin yeniden yapılandırılması sürecinde, devlet işletmeleri (KÖE'ler), makroekonomik istikrar, ekonomik yeniden yapılandırma ve sürdürülebilir kalkınma arasındaki genel organik ilişki içinde konumlandırılmalıdır.
Bu üç faktör, ülkenin ekonomik bağımsızlığını ve öz yeterliliğini korurken aynı zamanda uluslararası topluma derinlemesine ve etkili bir şekilde entegre olmasını sağlayacak bir "kalkınma üçgeni" oluşturacak şekilde sinerji içinde çalışmalıdır.
Devlet işletmelerinin yeniden yapılandırılması - yeni dönem için stratejik bir atılım.
Yeni bir kalkınma çağına giren Vietnam, 2030 yılına kadar üst orta gelirli modern bir sanayileşmiş ülke, 2045 yılına kadar ise yüksek gelirli gelişmiş bir ülke olmayı hedefliyor.
Bu hedefe ulaşmak için, 14. Ulusal Kongre'nin Siyasi Rapor Taslağı, sosyalist yönelimli bir piyasa ekonomisinin kapsamlı ve modern gelişimini kalkınma modelinin üç ana sütunundan biri olarak tanımlamaktadır.
Bu bağlamda, devlet işletmelerinin (KÖE) yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi, devlet ekonomisi sektörünün öncü rolünü gerçekleştirme amacı taşıyan kilit bir görevdir.
Devlet işletmelerinin (KÖE) yeniden yapılandırılması, devletin yatırımını çekmesi veya azaltmasıyla sonuçlanan tek yönlü bir süreç olamaz. Bunun yerine, her aşamanın gereksinimlerine bağlı olarak esneklik ve seçicilik gerektirir. Piyasa önemli dalgalanmalar yaşadığında, devlet ekonomiyi istikrara kavuşturmak için yatırımlarını artırabilir ve bazı kilit sektörlerde kontrol hisselerini elinde tutabilir; koşullar elverişli olduğunda ise rekabeti teşvik etmek ve sosyal kaynakları harekete geçirmek için yatırımlarını geri çekebilir.

Uluslararası uygulamalar, birçok gelişmiş ülkenin bu ilkeyi esnek bir şekilde uyguladığını göstermektedir.
2008 mali krizi sırasında Amerika Birleşik Devletleri geçici olarak bazı büyük işletmeleri millileştirdi, ardından piyasa istikrara kavuşunca bu işletmeleri geri çekti ve hatta kâr elde etti.
Bu ders, modern bir ekonominin yönetiminde devletin proaktif ve zamanında oynadığı belirleyici rolü teyit etmektedir. Vietnam'da, devlet işletmelerinin özelleştirilmesi ve elden çıkarılması süreci, yönetişim reformunu teşvik etmeye ve şeffaflığı artırmaya önemli katkı sağlamış, ancak aynı zamanda bazı sınırlamaları da ortaya çıkarmıştır: Özelleştirme sonrasında birçok devlet işletmesi öz sermayesinde düşüş yaşamış, yatırım motivasyonundan yoksun kalmış ve stratejik sektörlerde henüz lider rol oynamamıştır.
Devlet sermayesinin algılanma ve yönetim mekanizmalarında yenilik yapmanın zamanı geldi; onu sadece "korunması gereken bir varlık" olarak değil, kalkınma yatırımı için bir kaynak olarak görmeliyiz. Hatalardan ve sorumluluktan korkma zihniyeti, etkili yatırım fırsatlarının kaçırılmasına yol açmıştır.
Aynı zamanda, devlet işletmelerinin rolünün açık ve şeffaf bir şekilde tanımlandığı, devlet yönetimi işlevleri ile sermaye sahipliği işlevleri arasında örtüşmenin önlendiği, sosyalist yönelimli bir piyasa ekonomisi için kapsamlı bir kurumsal çerçeve oluşturmak gereklidir. Sahiplerin temsilci organı, zamanında karar alabilmek, sermayenin verimli kullanımından sorumlu olmak ve gücün sıkı ve şeffaf bir şekilde denetlenmesini sağlamak için yeterli yetkiye sahip olmalıdır.
Zayıf devlet işletmelerinin "doğuş ve ölüm" döngüsünü kabul etmek, piyasa ekonomisinin kaçınılmaz bir gerekliliğidir.
Zarar eden işletmeleri süresiz olarak sürdürmek sürdürülebilir değildir; çünkü bu durum yatırım verimliliğini düşürür ve bütçeye yük getirir.
Bunun aksine, kaynaklar enerji, altyapı, finans, temel sanayiler, inovasyon ve ulusal ekonomik güvenlik gibi kilit sektörlerde öncü rol oynayan potansiyele sahip devlet işletmelerine odaklanmalıdır.
Makro düzeyde, devlet işletmeleri (KÖE'ler) "teknolojik yenilik ve dijital dönüşümün motoru" olarak yeniden konumlandırılmalıdır. Dördüncü Sanayi Devrimi bağlamında, bu sektör dijital altyapı, yenilenebilir enerji, yüksek teknoloji, lojistik ve sermaye piyasası geliştirme alanlarında yatırım yaparak, sağlıklı bir rekabet ortamı yaratmalı ve özel sektörün gelişimini desteklemelidir.
Yeni dönemde devlet işletmelerinin (KÖE) kilit rolünü güçlendirmek için, kurumların ve operasyonel mekanizmaların reformuna odaklanılmalıdır. Her şeyden önce, devletin yönetim fonksiyonları ile yatırımcı ve işletme sahibi rolü arasında net bir ayrım sağlayarak, devlet sermayesi yönetiminin yasal çerçevesini iyileştirmeye devam etmek ve böylece her bir kuruluşun özerkliğini, sorumluluğunu ve verimliliğini artırmak gereklidir.
Aynı zamanda, devlet işletmelerinin (KÖE) gelişimi, bölgesel ve küresel olarak rekabet edebilecek ve kilit sektörleri yönetebilecek kadar güçlü, çok sahipli, çok sektörlü bir kurumsal modelle bağlantılı olmalı ve diğer ekonomik sektörlerin gelişimine zemin hazırlamalıdır. Bu sektörün operasyonel verimliliği yalnızca kısa vadeli finansal göstergelerle ölçülemez, büyüme, makroekonomik istikrar ve sosyal refaha yaptığı önemli katkı üzerinden kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir.

Özellikle Dördüncü Sanayi Devrimi bağlamında, inovasyon devlet işletmelerinin içsel bir itici gücü haline gelmelidir. Bilim ve teknolojiye, insan kaynaklarına ve araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak sadece ekonomik bir görev değil, aynı zamanda kendi kendine yeten ve bütünleşik bir ekonominin stratejik vizyonunu yansıtan ulusal rekabet gücünün bir ölçüsüdür.
Genel olarak, devlet işletmelerinin yeniden yapılandırılması sadece üretim ve iş operasyonlarının yeniden düzenlenmesiyle ilgili değil, aynı zamanda 14. Ulusal Kongre'nin Siyasi Rapor Taslağı'nın ruhuna uygun olarak bağımsız, kendi kendine yeten, modern ve derinlemesine entegre bir ekonomi inşa etmede stratejik bir atılım anlamına gelmektedir.
Güçlü devlet işletmeleri geliştirmek, "eski modele bağlı kalmak" anlamına gelmez; aksine, yeni çağda ulusal yönetim düşüncesinde ileriye doğru atılmış bir adımdır; piyasa ilkelerini ve sosyalist yönelimi, ekonomik verimliliği ve siyasi istikrarı uyumlu bir şekilde birleştirmektir.
Bağımsız ve kendi kendine yeten bir ekonomi, ancak devlet işletmeleri küresel pazarda liderlik edebilme, rekabet edebilme ve ulusal çıkarları koruyabilme yeteneğine sahip olduğunda güçlü olabilir. Bu aynı zamanda, kendi kendine yeterlilik, yenilikçilik ve sürdürülebilir refah çağına girdiğimiz yeni bir kalkınma dönemine girerken Partimizin karakterini ve stratejik vizyonunu teyit eden tutarlı mesajdır.
Kaynak: https://hanoimoi.vn/gop-y-vao-du-thao-van-kien-dai-hoi-xiv-cua-dang-doanh-nghiep-nha-nuoc-tru-cot-cua-nen-kinh-te-doc-lap-tu-chu-trong-thoi-ky-phat-trien-moi-720993.html






Yorum (0)