Maliye Bakanlığı, Kişisel Gelir Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapma sürecinde, gayrimenkul devirlerinden elde edilen gelir üzerinden vergi hesaplamak için iki yöntem önerdi. Bunlardan ilki, vergiye tabi gelir üzerinden (satış fiyatından gayrimenkule ilişkin toplam maliyetler düşüldükten sonra kalan tutar) %20 oranında vergi uygulanmasıdır. Diğeri ise, satın alma bedeli ve maliyetlerin tespit edilememesi durumunda, devir bedeli üzerinden %2 oranında vergi alınmasıdır.
Kâr esasına dayalı vergi hesaplama yöntemi çeşitli temellere dayanarak önerilmektedir. İlk olarak, 2024 tarihli Tapu Kanunu, arazi kullanım haklarının devrinde, vergilendirilebilir gelirin, tapu fiyat listesindeki arazi bedeli üzerinden hesaplanacağını hükme bağlamaktadır. Bu, kişilerin sözleşmeye gerçek işlem bedelini kaydetmelerini teşvik etmek amacıyla öngörülmüştür. Böylece, alım ve satım bedelinin net bir şekilde belirlenmesi ve böylece kâr esasına dayalı vergi hesaplama yönteminin etkili bir şekilde uygulanması mümkün olmaktadır. Ancak bu düzenleme yalnızca arazi kullanım haklarının devri için geçerlidir; ancak hem ev hem de arsa alım satımında, satıcı vergiyi azaltmak için doğru bedeli beyan edebilir.
İkinci olarak, verginin kâr üzerinden hesaplanması daha adil kabul edilir, çünkü insanların "zararına satmaya" zorlandığı durumlarda vergi baskısını azaltmaya yardımcı olur. Aynı zamanda, gayrimenkulün elde tutulma süresine göre artan oranlı vergi oranlarının uygulanmasının da temelidir ve böylece spekülasyonu sınırlamaya ve sürdürülebilir piyasa gelişimini teşvik etmeye katkıda bulunur.
Ancak kamuoyu bu seçeneğin uygulanabilirliği konusunda endişelerini dile getirmiştir. Nitekim, 84/2008/TT-BTC sayılı Genelge, daha önce gayrimenkul devirlerinden elde edilen kârlara %25 oranında vergi uygulamış, ancak uygulamada etkisiz kalmış, bu da 92/2015/TT-BTC sayılı Genelge'de kaldırılarak yerine devir bedeli üzerinden %2 oranında tahsilat yapılan mevcut birleşik yönteme geçilmesine yol açmıştır. Kâr üzerinden vergi hesaplamasına, maliyetleri doğru bir şekilde belirlemek zor, dolandırıcılığa açık ve yönetimi zor olduğu için karşı çıkılmıştır.
Bu nedenle, bu yöntemi başarıyla uygulamak için, eski modelin başarısızlığına yol açan sınırlamaların üstesinden gelmek gerekir. Ön koşul, bölgedeki gerçek arazi işlem fiyatlarına ilişkin, tamamen güncel, doğru ve şeffaf bir veri sistemi kurmaktır. Ayrıca, tarafların sözleşmede doğru fiyatı kaydetmelerini sağlamak için işlem prosedürleri ve ödeme yöntemlerine ilişkin düzenlemelerle senkronize edilmesi gerekmektedir.
Bu temel koşulların sağlanmaması durumunda, verginin kâr üzerinden hesaplanması hem etkili olmayacak hem de suiistimal edilebilecek, devlet bütçesine zarar verilecek ve gayrimenkul piyasası üzerinde olumsuz etkiler yaratılacaktır.
Kaynak: https://nld.com.vn/he-thong-du-lieu-ve-gia-dat-dieu-kien-tien-quyet-196250602212010847.htm
Yorum (0)