Filmde Eve Kim ve Ares karakterleri yer alıyor.
1982'de vizyona giren "TRON", sinematografi ve CGI teknolojisinin kullanımında öncü olarak kabul edilir. Aynı zamanda sanal dünya ve yapay zeka konusunu ele alan ilk filmlerden biridir. Disney, 2010 yılında, yarım kalmış hikâyeyi devam ettiren "TRON: Legacy" adlı 2. bölümle markayı yeniden canlandırdı. 15 yıl sonra, yapay zeka teknolojisinin popüler olduğu günümüz gerçekliğine uygun yeni bir görünüm ve içerikle 3. bölüm "TRON: Ares" yayınlandı.
İlk film, programların insanlara benzediği The Grid adlı bir bilgisayar sisteminin içine hapsolmuş dahi bir bilgisayar mühendisi olan Kevin Flynn'in hikayesini anlatıyor. Gerçek dünyaya dönmek için The Grid'e hükmeden yapay zekayla savaştı. 2. bölümde Kevin Flynn, araştırma yapmak için The Grid'e geri döndü, ancak bu sefer yarattığı kişi tarafından ihanete uğradı ve hapse atıldı. Oğlu Sam Flynn, babasını kurtarmak için sanal dünyaya girdi. Sonunda Kevin, Sam ve The Grid'deki bir varlığın gerçek dünyaya kaçabilmesi için kötü adamı yok etmek adına kendini feda etti.
Bölüm 3'ün hikayesi ilk 2 bölümün devamı niteliğinde değil, nispeten bağımsız. Kevin Flynn tarafından kurulan ENCOM Grubu, artık kadın CEO Eve Kim (Greta Lee) tarafından yönetiliyor. Kevin Flynn'in mirasını devralan Eve Kim, gerçek hayatta dijital programları hayata geçirebilen bir sonsuz kod buldu. Bu nedenle, Dillinger Grubu CEO'su Julian Dillinger (Evan Peters) tarafından sonsuz kodu ele geçirmek için kaçırıldı. Çünkü grubu, yapay zeka varlıklarını sanal dünyadan gerçek dünyaya insan formunda getirmek için yeni bir teknoloji araştırıyordu. Ancak bu yapay zekalar, parçalanmadan önce yalnızca 29 dakika var oluyor. Eve Kim'in elinde tuttuğu kod, bu teknolojinin 29 dakikalık hatasını düzeltmeye yardımcı olabilir. Eve Kim yakalandığında, yapay zeka ekibinin lideri Ares (Jared Leto), Julian Dillinger'ın emirlerine karşı gelip onu kaçırınca işler kontrolden çıkıyor. İkili, ideallerini korumak için Dillinger Şirketi'nin yapay zeka ordusuyla savaşmak üzere bir araya geliyor...
Önceki iki bölümde ana karakter sanal dünyaya girmek zorunda kalırken, şimdi sanal dünya gerçek dünyaya adım atıyor ve hatta insanlarla savaşa giriyor. Film şu soruyu gündeme getiriyor: İnsanlar yapay zekayı yaratıp kontrol etmekten, onu her açıdan hizmet etmeye zorlamaktan her zaman gurur duyuyorlar. Peki yapay zeka insan formuna, zekasına ve duygularına sahip olduğunda, tatmin olmadığında ve isyan ettiğinde sonuçlar ne olacak?
Filmin görsel-işitsel kısmı, grafik efektleri, ışıklandırması, karakter hareketleri, kovalamaca sahneleri, sanal dünya arka planları ile izleyiciyi tatmin ediyor... akıcı ve güzel bir şekilde tasarlanmış. Bazen yoğun, bazen yumuşak ritimlere sahip ses ve müzikler... izleyicilerin duygularını artırmaya katkıda bulunuyor.
Ne yazık ki film, karakterlerin psikolojisini incelemeye pek önem vermeden iki taraf arasındaki kovalamacalara ve çatışmalara gereğinden fazla odaklanıyor. Ares'in bir makineden etkilenerek düşünce ve zihniyetini isyana dönüştürmesi çok hızlı gerçekleşiyor ve ikna edici değil. Neden yaşamak ve normal bir insan olmak istediği de açıklanmıyor. Karakterleri tahmin etmek kolay, çatışmalar çok karmaşık değil, çözümler bir nebze güvenli... İşte filmin bir çıkış yakalayamamasının sebepleri.
Filmin sonu pek çok soruyu cevapsız bıraktı: Ares, Kevin Flynn'in oğlunun nerede olduğunu bulmak için dış dünyaya gitti, Julian Dillinger sanal dünyaya kaçtı ve izleyiciler filmin devamının gelebileceği tahmininde bulundu.
Kedi Dang
Kaynak: https://baocantho.com.vn/-tron-ares-bua-tiec-thi-giac-nhung-thieu-chieu-sau-a192468.html
Yorum (0)