
Yüksek tansiyon, kan basıncı artmadan önce sessizce beyni yok ediyor - Fotoğraf: Stok
Weill Cornell Tıp Fakültesi ve Feil Aile Zihin ve Beyin Araştırma Enstitüsü'nün (ABD) araştırma sonuçları Neuron dergisinde yayımlandı. Araştırmaya göre, fare modelinde yüksek tansiyona neden olduktan sadece üç gün sonra, kan basıncı endeksi hala tamamen normalken, her beyin hücresinin gen düzeyinde anormallikler ortaya çıkıyor.
Buna göre, hipertansiyon öncesi dönemde beyin hücreleri ve kan damarlarındaki bozukluklar sessizce ortaya çıkar. Bu değişiklikler, vasküler bilişsel gerileme ve Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere daha sonraki bilişsel gerilemenin temelini oluşturur.
Feil Beyin ve Zihin Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Dr. Costantino Iadecola, günümüzde uygulanan birçok kan basıncını düşürme tedavisinin kan basıncını kontrol etmede oldukça etkili olduğunu ancak beyin sağlığını iyileştirmediğini söyledi.
Bu durum, yüksek tansiyonun hafıza kaybıyla bu kadar yakından bağlantılı olmasının gerçek mekanizması hakkında soruları gündeme getiriyor. Yeni bir araştırma, cevabın daha önce düşünülenden çok daha erken meydana gelen mikroskobik hasarda yattığını öne sürüyor.
Ekip, kan basıncının yükselme sürecini simüle etmek için insanlarda benzer bir tepkiyi tetiklemek amacıyla anjiyotensin hormonunu kullandı.
Beyin hücresi aktivitesini üç gün ve 42 gün sonra değerlendirdiler. Sonuçlar, üçüncü günden itibaren üç hücre tipinin azalmaya başladığını gösterdi.
Kan damarlarını döşeyen endotel hücrelerinde erken yaşlanma, düşük enerji metabolizması ve kan-beyin bariyerinde sızıntı belirtileri görülür.
Ara nöronlar, Alzheimer hastalığındaki bozukluk örüntüsüne benzer şekilde, uyarılma ve inhibisyon arasındaki dengeyi kaybeder. Sinir aksonlarını miyelinle kaplayan oligodendrosit hücreleri, bu koruyucu tabakayı koruyan genlerin ekspresyonunu azaltır. Miyelin zayıflarsa, beyin hücreleri arasında sinyal iletme yeteneği de azalır ve bu da hafızayı ve düşünmeyi doğrudan etkiler.
42. günde, kan basıncı önemli ölçüde yükseldiğinde ve bilişsel gerileme belirginleştiğinde, beyin hücrelerindeki genetik değişiklikler derinleşmişti. Çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Pacholko, erken değişikliklerin boyutunun beklenenden beklenmedik şekilde daha büyük olduğunu ve erken nörodejenerasyonu önlemede "önemli bir ipucu" olabileceğini söyledi.
Ekip ayrıca yüksek tansiyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan anjiyotensin reseptör blokerlerini de test etti.
İlacın fare modellerinde erken endotel ve nöronal işlev bozukluğunu tersine çevirdiği gösterilmiştir. İnsanlarda elde edilen bazı gözlemsel veriler de, bu ilaç sınıfının bilişsel işlev üzerinde diğer antihipertansif ilaçlara göre daha fazla fayda sağlayabileceğini düşündürmektedir.
Yine de uzmanlar, kalbi ve böbrekleri korumak için yüksek tansiyonu tedavi etmenin en önemli öncelik olduğunu vurguluyor. Yeni araştırmalar, tansiyonu kontrol altına almanın daha da derin bir faydası olabileceğini öne sürüyor: belirtiler ortaya çıkmadan önce beyinde meydana gelen küçük değişiklikleri önlemek.
Dr. Iadecola ve meslektaşları, küçük kan damarlarının erken yaşlanmasının glia ve oligodendrositlerde nasıl bozukluklara yol açabileceğini araştırmaya devam ediyor. Uzun vadeli hedef, bu gerilemeyi önleyebilecek veya tersine çevirebilecek, hasar geri döndürülemez hale gelmeden önce bilişsel işlevi korumaya yardımcı olabilecek tedaviler bulmaktır.
Bulgular, kan basıncının izlenmesi ve kontrol edilmesinin sadece kalp sağlığı için değil, aynı zamanda beyin için de önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Hasar çok erken başlayabilirken, klinik belirtiler henüz belirsizdir. Erken teşhis ve müdahale, hafıza ve düşünme üzerinde uzun vadeli etkilerin önlenmesinde kilit rol oynayabilir.
Source: https://tuoitre.vn/phat-hien-gay-soc-huyet-ap-chua-tang-nhung-nao-da-lao-hoa-20251120093233379.htm






Yorum (0)