Kanıt açısından bakıldığında, asıl mesele Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın (IARC) çarpıcı bir sınıflandırmasından kaynaklanıyor. IARC, 2016 yılında çok sıcak içecekler (65°C'nin üzerinde) içme eylemini "insanlar için olası kanserojen" olarak sınıflandırmıştı.
Sıcaklığı 70 derece civarında olan bitki çayı maté içme alışkanlığının oldukça yaygın olduğu Güney Amerika'da, çok sıcak maté içen kişilerde yemek borusu kanserine yakalanma oranının daha yüksek olduğu da yapılan birçok araştırmayla ortaya konuyor.
Benzer eğilimler Orta Doğu, Afrika ve Asya'da da gözlemlendi ve içecek sıcaklığı ile yemek borusu kanseri arasındaki bağ güçlendi.
İran'da 50 binden fazla kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, her gün 60 derece ve üzeri sıcaklıkta 700 ml çay içenlerin, daha düşük sıcaklıktaki içecekleri tüketenlere kıyasla yemek borusu kanserine yakalanma riskini yüzde 90 oranında artırabileceği ortaya çıktı.

Çok sıcak içecekler yemek borusu kanseri riskini artırabiliyor (Fotoğraf: Saily Sabah).
Birleşik Krallık'ta yaklaşık yarım milyon yetişkin üzerinde yapılan bir araştırma, çok fazla "çok sıcak" çay veya kahve içen kişilerin yemek borusu kanseri riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Günde sekiz veya daha fazla fincan içenlerin riski, sıcak içecek içmeyenlere göre yaklaşık altı kat daha yüksekti.
Mekanizma bilim insanları tarafından yaklaşık 90 yıl önce açıklanmıştı. Aşırı ısı, yemek borusunun iç yüzeyinde küçük hücre yanıklarına neden olabilir. Bu yüzey sürekli ısıya maruz kaldığında, hücrelerin iyileşmek için rejenerasyonlarını hızlandırmaları gerekir. Kronik iltihaplı bir ortamda uzun süreli onarım, genetik hata riskini artırarak kansere zemin hazırlar.
Hayvan deneyleri bu hipotezi desteklemektedir. Kansere yatkın farelerde, 70°C su, yemek borusunda kanser öncesi lezyonların ortaya çıkmasını ve ilerlemesini ılık suya göre daha hızlı teşvik etmiştir.
Ayrıca mukoza ısıyla zayıfladığında, reflü olan mide asidi hasarı "pekiştirme", ağırlaştırma ve iltihap-rejenerasyon-hasar döngüsünü sürdürme olanağına sahip olur.
İlginçtir ki, risk sadece termometredeki sayıyla değil, aynı zamanda nasıl içtiğimizle de belirleniyor.
Katılımcıların kahve içerken yemek borusunun içindeki sıcaklığı doğrudan ölçen bir çalışma, yudum boyutunun içeceğin sıcaklığından daha önemli olabileceğini öne sürüyor.
Özellikle, 65 santigrat derece sıcaklıkta yaklaşık 20 ml'lik büyük bir yudum kahve, yemek borusundaki sıcaklığın 12 santigrat dereceye kadar yükselmesine neden olabilir. Bu, "yudumlama"nın "yudumlama"dan daha fazla ısı aktardığını gösterir. Bu nedenle, uzun süre boyunca büyük yudumlarla sıcak içecek içmek endişe vericidir.
65°C'lik birkaç yudum kahve anında herhangi bir soruna yol açmaz. Ancak her gün çok sıcak içecekleri bol miktarda içme alışkanlığı, yemek borusu kanseri riskini artırır.
Peki güvenli eşik nedir? ABD'de yapılan bir araştırma, kahvenin yemek borusuna zarar vermeden aromasını koruması için ideal sıcaklığı hesapladı ve yaklaşık 57,8 santigrat derece olarak buldu. Bu değer tüm içecekler için kesin bir sıcaklık standardı olmasa da faydalı bir referans olabilir.
Ancak bilim insanları, yemek borusu kanserinin yaygın bir kanser türü olmadığını da belirtiyor. "Çok acı" içecekler içmek, içen kişide sigara içme, aşırı alkol tüketimi, obez olma veya gastroözofageal reflü hastalığı gibi alışkanlıklar varsa, bu kanser riskini artırabilir.
Kaynak: https://dantri.com.vn/suc-khoe/su-that-uong-do-sieu-nong-gay-ung-thu-20250822011156587.htm
Yorum (0)