
The Velvet Sundown adlı "sanal" grup - Fotoğraf: Rolling Stone
Haziran 2025'te The Velvet Sundown aniden uluslararası müzik listelerinde yer aldı. Aynı dönemde, benzer bir yapay zeka grubu olan The Devil Inside da Spotify'da milyonlarca kez dinlenmeye başladı.
Müzik endüstrisinde iki 'sanal yıldız' dalga yaratıyor
Her ikisi de 1970'leri anımsatan bir müzik tarzına sahip psikedelik rock grupları olarak tanıtılıyor. Profesyonel olarak tanıtılan albümler, kapak görselleri ve eksiksiz Spotify profilleriyle yayınlıyorlar.
Ancak medya doğrulaması sonrasında gerçek ortaya çıktı: Dört üyeden hiçbiri gerçek insan değildi.

"Sanal" grup The Devil Inside'ın görüntüsü - Fotoğraf: The Devil Inside

Kamuya açık verilere göre The Velvet Sundown'ın, Spotify'da bir milyondan fazla dinlenme sayısına ulaşan Dust on the Wind gibi, büyük dinlenme sayılarına ulaşan birçok şarkısı bulunuyor.
Resmi açıklamaya göre, tüm müzikler, vokaller ve görseller, sahne arkasında küçük bir ekibin yönetiminde, yapay zekâ (AI) kullanılarak oluşturuldu. Spotify'ın açıklama sayfasında şu ifadeler yer alıyor:
"İnsanlar tarafından yönetilen, ancak yapay zekanın yardımıyla bestelenen, icra edilen ve şekillendirilen sentetik bir müzik projesi."
Aynı zamanda The Devil Inside projesi Bones in the River adlı şarkısıyla da ilgi odağı oldu ve 1,6 milyondan fazla dinlenmeye ulaştı.
Bu rakamlar, "sanal grupların" ticari ölçekte izleyicilere ulaşma konusunda tam kapasiteye sahip olduğunu gösteriyor; ancak kimlikleri ve yaratıcı kökenleri hala tartışmalı.
Teknoloji müziği ve sanatçı kavramını değiştiriyor
The Guardian ve CNBC'ye göre, birçok uzman yapay zeka müziğini "ürkütücü derecede mükemmel" olarak tanımlıyor: temiz ses, teknik olarak doğru, ancak insani duygulardan yoksun.
ABD'deki Herron College'da müzik teknolojisi alanında yardımcı doçent olan Jason Palamara, The Conversation'da şu yorumu yaptı: "Endişeleri tek bir cümleyle özetlenebilir: Yapay zeka, müziğin bollaştığı, ancak müzisyenlerin kenara itildiği bir dünya yaratacak."

Günümüzün yapay zeka sistemlerinin yapıyı, uyumu, ritmi öğrenebileceğine ve binlerce sanatçının tarzında yeni eserler üretebileceğine inanıyor - Fotoğraf: The Velvet Sundown
Yapay zeka müziğinin yükselişiyle birlikte bir dizi dava da açıldı. Üç büyük şirket, Sony Music, Universal Music Group ve Warner Records, Suno ve Udio adlı iki yapay zeka müzik yapım şirketine, yapay zeka modellerini eğitmek için telif hakkıyla korunan verileri kullandıkları gerekçesiyle dava açtı.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Dergisi'ne (2025) göre:
“Napster müziğin dağıtım ve satış biçimine meydan okurken, yapay zeka tarafından üretilen eserler, deepfake'ler, parçalar ve performanslar müzik besteciliğinin ve telif hakkının temellerini tehdit ediyor.”
Bu baskı karşısında Spotify ve uluslararası müzik şirketleri, makine tarafından üretilen şarkılar için köken şeffaflığı, net gelir paylaşımı ve etiketleme gerektiren bir dizi "sorumlu yapay zeka" kuralı geliştiriyor.
Deezer gibi bazı platformlar da şu uyarı etiketini test etmeye başladı: "Bu albümdeki içeriğin bir kısmı yapay zeka tarafından oluşturulmuş olabilir."
The Velvet Sundown ve The Devil Inside'ın yükselişi buzdağının sadece görünen kısmı.
Suno veya Udio gibi araçlar popülerleştikçe, ayda sadece 30 dolar karşılığında herhangi bir performans becerisine sahip olmadan herkes profesyonel müzik yaratabilir.
Timbaland gibi büyük prodüktörler bile bu işe dahil oluyor ve Stage Zero projesi "yapay zekayla yaratılan pop yıldızları"nı ortaya çıkarıyor.
Yapay zeka müzik endüstrisini değiştiriyor: daha hızlı, daha ucuz ve daha verimli, ama aynı zamanda en değerli şey olan insan duygusu pahasına.
Kaynak: https://tuoitre.vn/khiep-dam-vi-su-hoan-hao-cua-am-nhac-ai-20251020111401935.htm
Yorum (0)